Songül Dündar

DÜNYA BARIŞ GÜNÜ

DÜNYA BARIŞ GÜNÜ

1 Eylül Dünya Barış Günü…
1/7 Eylül Dünya Barış Haftası…
Barış için arzu edilen;
Günler, haftalar, aylar ve yıllar…
Geçmiş için bu sadece bir temenni…
Ama; gelecek için bir umut!

İkinci dünya savaşı; 1 Eylül 1939 günü Irkçı Emperyalist Güçleri temsil eden Nazilerin Polonya’yı işgaliyle başlamıştır. Ardında 52 milyon ölü, milyonlarca yaralı, sakat ve harabe haline gelmiş kentler ile acı ve gözyaşı bırakmıştır. İkinci Dünya Savaşı Mayıs 1945’te son buldu. İnsanlık tarihinin bu en acımasız ve en kanlı savaşının başladığı gün olan 1 Eylül günü, “Dünya Barış Günü” olarak kabul edildi.

Dünyanın geleceği için en önemli ve anlamlı günlerinden biri olan “1 Eylül Dünya Barış Günü”nde Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta Barış, Dünyada Barış” ilkesini bir kere daha hatırlamak gerekir.

Demokrasiye, insan haklarına ve hukukun üstünlüğüne inanan herkesin savaşlara, emperyalist işgallere ve teröre karşı durması gerekir.

İnsanlığın içinde bulunduğu bilgi çağı olan günümüze bakıldığında, özgürlükçü demokrasinin giderek önem kazandığı globalleşen dünyamız için; insanların huzur, güven ve mutluluk içinde yaşamasının temel koşulunun “savaşlara karşı işbirliği ve dayanışma yaparak, barış ve dostluk ortamının sağlamak” olduğu açıktır.

Dünya sorunlarının ve savaşların en yoğun olduğu Kafkaslar, Balkanlar ve Ortadoğu gibi bir bölgede yer alan Türkiye; her zaman diliminde barış ve huzurun korunması, demokrasinin yerleşip kökleşmesi için çaba sarf ederken, emperyalistlerin uzantısı olan terör örgütlerini de göz ardı etmemiştir. Terörle mücadelenin savaşa karşı tavır almak ve barışı istemek olduğu unutulmamalıdır.

1 Eylül Dünya Barış Günü’nde savaşlardan ve barışı tehdit eden terörden arınmış bir Türkiye’nin önemli olduğunu vurgularken; dünyada mutluluğa, huzura, sevgiye, hoşgörüye, kardeşliğe ve özellikle evrensel barışa bugünkü kuşak ve gelecek nesiller için ihtiyaç olduğu da ayrıca unutulmamalıdır.

Her bireyin barış için var gücüyle ve örgütlü bir şekilde mücadele etmesi gerektiği asla unutulmamalıdır. Barış için verilecek mücadelenin dünya durdukça kesintisiz olacağı gerçeğini de unutmamak gerekir. Buna en bariz örneklerden birisi, 1970’li yıllarda barış için yazılan şiirlerin dahi bugün hala geçerliliğini yitirmemiş olmasıdır.

Sizleri bu anlamda Âşık Selahattin Dündar’ın “BARIŞ NE GÜZEL” şiiriyle baş başa bırakıyorum.

BARIŞ NE GÜZEL

Oturmuşlar sevgililer diz dize
Dostun sofrasında barış ne güzel
Kuşlar avcı yoksa yayılır düze
Çiftçi tarlasında barış ne güzel

Gün ışığı dört bir yanı bürüyor
Kasırga yok katarını sürüyor
Su yok ama umudu var yürüyor
Kervan sahrasında barış ne güzel

Rüzgâr savaşmazsa ıssız her yerler
Deniz sakin gemiler hoş yüzerler
Tayfalar ıslıkla türkü söylerler
Şahın deryasında barış ne güzel

Ne dolu var ne çekirge ne kurak
Analar bacılar biçerler orak
Atlar kişner kötülükler pek ırak
Köyün yaylasında barış ne güzel

Dündar suç işlemez suç olmayınca
Huzurluyum komşum aç olmayınca
Köyüm şehir olur göç olmayınca
Yiğit sılasında barış ne güzel

Barış dolu nice günlere, aylara ve yıllara…
Songül DÜNDAR

[email protected]
www.songuldundar.com

Yazarın Kitapları

Cezo GardaşŞöför AğaSavaşların KadınıDamladan DeryayaHingilleme
Zalımların mazlumlara zulmünü Cezo Gardaş romanında görürsün Güçlülerin zayıflara hükmünü Cezo Gardaş romanında görürsün Barış kalkanını savaş okunu Cezo Gardaş romanında görürsün Uygarlıklar barbarlığın kodunu Cezo Gardaş romanında görürsün İlmin cehalete hükmedişini Cezo Gardaş romanında görürsün İyiyle kötünün çelişkisini Cezo Gardaş romanında görürsün Uygarlıkla medeniyet farkını Cezo Gardaş romanında görürsün Garibanı ezenlerin çarkını Cezo Gardaş romanında görürsün Emekçiyi sömürenin fendini Cezo Gardaş romanında görürsün Seven ile sevmeyenin kalbini Cezo Gardaş romanında görürsün Bütün insanlığı sizi ve bizi Cezo Gardaş romanında görürsün Tezi antitezi ve de sentezi Cezo Gardaş romanında görürsün
Bu kitapta; Güneş parlaklığı gibi, İçinizi ısıtan satırlar bulacaksınız. Bu kitapta; Yavrusunu saran bir ana kucağı gibi, Halkın sıcaklığını bulacaksınız. Bu kitapta; Emekçi elinin tarlada ayrık otu ayıkladığı gibi, Özeleştiriyi bulacaksınız. Bu kitapta; Şehidin toprağıyla bütünleştiği gibi, Vatan bütünlüğünü bulacaksınız. Bu kitapta; ?Can sağ iken yurt vermeyiz? diyen âşık Şenlik gibi, Yurt ve bayrak sevgisini bulacaksınız Bu kitapta; Halk uğruna ipe giden Pir Sultan gibi, Toplum aşkını bulacaksınız. Bu kitapta; En-el Hak diyen Mansur gibi, Tasavvuf gerçeğini bulacaksınız. Bu kitapta; Yunus Emre?nin ılık nefesi gibi, İnsan sevgisini bulacaksınız. Bu kitapta; ?Eline, beline, diline sahip ol? diyen Bektaşi Veli gibi, Halkın ahlak değerlerini bulacaksınız. Bu kitapta; ?Kim olursan ol gel? diyen Mevlana gibi, Hoşgörü dünyasını bulacaksınız. Bu kitapta; Bir genç kızın işlediği, nakış nakış kilim gibi, Halk kültürünü bulacaksınız. Bu kitapta; Halk kültürü deryasında, dalgalarla boğuşan bir gemi gibi, Hayatın gerçeğini ve ŞOFÖR AGA?yı bulacaksınız
Bu Romanda; Kadının Atatürk Türkiye?sindeki çehresini bulacaksınız. Kadının özgür kişiliğini bulacaksınız. Kadının iş hayatındaki beyin gücünü ve alın terini bulacaksınız. Kadının evindeki emekçi ellerini bulacaksınız. Kadının yaşam mücadelesini bulacaksınız. Kadının bilgi ve becerisini bulacaksınız. Kadının toplumdaki tarihsel önemini bulacaksınız. Kadının köyden, şehri kucaklayan kollarını bulacaksınız. Kadının ana sevgisini bulacaksınız. Kadınının dinmeyen gözyaşlarını bulacaksınız. Kadının toplumdaki aydınlık yüzünü bulacaksınız. Kadının haksızlığa baş kaldırışını bulacaksınız. Kadının savaşlara karşı duruşunu bulacaksınız. Savaşların Kadını?nı bulacaksınız.
“DAMLADAN DERYAYA” kitabı; Songül Dündar’ın çıkarmış olduğu dördüncü kitap olup, dört kitabı çağrıştırıyor. Dündar büyük Ozan Pir Sultan Abdal’ın “Elim tutmaz güllerini dermeye/ Dilim varmaz hasta halin sormaya / Dört Kitab’ın cevabını vermeye / Sazım düzen tutmaz tel bozuk bozuk“ dörtlüğünü de kitabından ilham kaynağı olarak kullanmış. Dündar’ın son kitabı, halk Kültürü ve doğaçlama şiir alanında araştırma ve inceleme kitabı olup, tamamı halk ozanları ve aşıkları içeriyor. “Damladan deryaya” aynı zamanda Songül Dündar’ın “Şoför Aga” adlı öykü kitabı, “Savaşların Kadını” adlı romanı ve “Cezo Gardaş” adlı romanında olduğu gibi, tamamen sosyal içerikli olup, Pir Sultan Abdal’ı çağrıştırmakta… “Damladan deryaya” Songül Dündar’ın büyük emekleriyle; bir tarafına rakip Ozan ve Âşıkları koyduğu, diğer tarafına ise Aşık Dündar’ı koyduğu bir doğaçlama şiir fırtınasıdır. Yani bu doğaçlama şiir fırtınasında, doğaçlamanın bir tarafında kesinlikle Aşık Dündar bulunmaktadır. “Âşık Dündar ise şöyle demiştir: Kerem’in aşkıyla gönlüm tutuştu / Yunus ile hak yolunda buluştu / Aldım PİR SULTAN’ın toplum aşkını / ŞENLİK meclisinden DÜNDAR oluştu.” Görüldüğü üzre terazinin bir tarafında yine Pir Sultan bulunmaktadır İşte böyle… Araştırmacı, Roman ve Öykü yazarı Songül Dündar, durmamış, dinlenmemiş; kapı kapı dolaşmış, ilmik ilmik dokumuş, zerre zerre biriktirmiş ve DAMLADAN, koca bir DERYA oluşturmuş. Oluşan bu kitabın adına da “DAMLADAN DERYAYA” adını vermiş.
TEREKEME FIKRA VE GÜLMECELERİNDEN BİR DEMET…
Dost okurlarım, hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum…
Yolculuğunuza yoldaş, yalnızlığınıza ses, daraldığınızda nefes, yüzünüze gülücük olacağına inandığım ve Terekeme şivesinde GÜLME anlamına gelen, HİNGİLLEME adlı kitabımı yüreğinize emanet ediyorum. O sizi gülümsetecek, siz de onu çok seveceksiniz.
Gazeteci köşe yazarı olarak, çok sayıda ve çeşitli konularda yıllardır makale yazmaktayım. Zaman zaman serbest şiir de yazıyorum. Ama benim asıl ilgi alanım; didaktik, kültürel ve yaşanmış olaylarla ilgili, roman ve öykü yazarlığıdır. Hal böyle olunca; bilimsel ve kültürel araştırmalar yapmak; aha bu yüreğimde adeta tutku halini almıştır. Bu nedenle; bol miktarda araştırma dokümanı bilgi dağarcığımda birikmiştir. Bu cümleden olmak üzere; her türlü yaşanmış öykü, fıkra, öykülü türküler ve yaşanmış hayat hikâyeleri ile arşivim dolu doludur. Doğduğum, büyüdüğüm ve ait olduğum etnik kültür birikimim de cabası. Üstüne üstlük; eşim, halk ozanı Âşık Selahattin Dündar’ın halk kültürü danışmanım oluşu da ballı börek!
Ben, Kars ili Terekeme kültürüne mensubum. Hal böyle olunca, zaten var olan Terekeme kültür birikimim üzerine araştırmalarımı da koyduğumda, şu an elinizde bulunan, “Terekeme/ Fıkra ve Gülmeceleri” kitabı vücut bulmuş oldu.
Çok zengin bir kültür olan Terekeme Kültürü; ozanlarıyla, âşıklarıyla, şairleriyle, ifacılarıyla, icracılarıyla, yazarlarıyla, ilim ve bilim adamlarıyla kitaplara sığmayacak kadar engin, ciltlere sığmayacak kadar zengin bir deryadır. Elinizdeki HİNGİLLEME/GÜLME isimli kitap, o deryada sadece bir damladır.
Terekemeler hakkında soy ve boy bilgisini, kitabın en sonunda özet olarak bulacaksınız. Bu size sadece elinizdeki kitabı okurken yardımcı olmayı amaçlamaktadır. TEREKEMELER konusunda daha geniş bilgi edinmek isteyen okurlarımız; Selahattin Dündar’ın, TEREKEMELER adlı soy ve boy araştırmaları kitabından yararlanabilirler.
HİNGİLLEME isimli elinizdeki kitabınızın anlatım diline yardımcı olmak üzere, kitabın sonunda Terekeme şivesinde harflerin okunuşu ve kelime anlamları mevcuttur. Terekeme şivesini bilmeyen veya az bilen okurlarıma, öncelikle bu bölümü okumalarını tavsiye ederim.
HİNGİLLEME’nin gülümseyen yüzü ile sizleri baş başa bırakıyorum.
İyi okumalar… Saygılarımla…

İlgili Makaleler

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu