Songül Dündar

HER BAYRAMIN BİR YANI BURUKTUR…

HER BAYRAMIN BİR YANI BURUKTUR…

Asker yolu bekleyenimiz var…
Gurbette öğrencisi olanımız var…
Sevdiğine hasret kalanımız var…
Umutla yol bekleyenimiz var…
Yakınlarını kaybeden gözü yaşlı olanlarımız var…
Her bayramın bir yanı buruktur.
Davullu zurnalı asker gönderdik yiğitlerimizi. Hayırlı dualarla teskere beklerken, şehit haberi ile dünyası başına yıkılanlarımız var. Sanki her gün çıkıp gelecekmiş gibi gözü yaşlı analar yol gözler. Hatıra kalan fotoğrafını duvara asıp, acısını bir cansız görüntü ile paylaşmaya çalışır geride kalanları. Böyle bir acı ve hasretle gelen bayram elbet ki buruktur.
Gurbete göndermişiz evlatlarımızı. İstikbâlini garanti altına alsın diye. Okusun diye… Kiminin sevenleri var sıladan uzakta. Bir lokma ekmek parası kazansın diye… Gelmedi bu bayram. Gelemedi işte… Onlarsız ve onların hasretiyle buruktur bir yanı bu bayramın.
Yatakta yatan hasta yakınlarının eli böğründedir. Endişe ile beklemektedir “Ah bir iyileşse” diye. Sonu belirsiz ve yataklara düşüren her hastalık insanın sinesine hançer gibi saplanır. Korku salar insanın yüreğine. Yatakta hastası olan herkes için, bir yanı buruktur bu bayramın.
Sevdiğine kavuşmayı bekleyen, hasretinden haber bekleyen, kötüye giden işlerinin düzelmesini bekleyen, felaketlere uğramış yaşamının derlenip toplanmasına dua eden, Ceza evinde yakınlarına bir an önce kavuşmak için yol gözleyen… Bu kadar olumsuzluklar ve dertler arasında, buruktur bir yanı bu bayramın.
İnsanın kendi başında olan dertlerin yanı sıra; hısım akrabasının, eşinin dostunun, konu komşusunun başından geçen üzüntüler ve felâketler de mutsuzluğa sevk eder insanı. İnsan duyarsız kalamaz çevresine karşı. Gönül bağımızın olduğu insanlar mutsuz iken, buruk olur bayramın bir tarafı.
Velhasıl, her bayramın bir yanı buruktur.
Ya kendi sıkıntılarımızdan dolayı…
Veya konu komşu dertlerinden dolayı…
Ya da hısım akrabanın başına gelenlerden dolayı…
Yahut toplumsal duyarlığımızdan dolayı…
Her bayramın bir yanı buruktur…
Bu bayram bir başka buruktur.
Ama yine de kutlarız ve hep kutladık.
Bağrımıza taş basarak…
Halk ozanı da öyle diyor:

BU BAYRAM
Gözlerim yollarda nerdesin nerde
Bağrıma taş bastım yine bu bayram
Aramıza çektin çelikten perde
Bağrıma taş bastım yine bu bayram

Hüsnü cemâline olmuşam esir
Sabır tespihini eylerem zikir
Ayağını kesmiş kapımdan zahir
Bağrıma taş bastım yine bu bayram

Ne gün gördüm ne de güldüm söğündüm
Değirmen taşında diş diş öğündüm
Ah eski bayramlar diye döğündüm
Bağrıma taş bastım yine bu bayram

DÜNDAR mesaj geldi çet edemedim
Bir Alo sesini nasıl özledim
Resimlere baktım yandım göynedim
Bağrıma taş bastım yine bu bayram
Halk Ozanı ÂŞIK DÜNDAR
BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN…

[email protected]
www.songuldundar.com

Yazarın Kitapları

Cezo GardaşŞöför AğaSavaşların KadınıDamladan DeryayaHingilleme
Zalımların mazlumlara zulmünü Cezo Gardaş romanında görürsün Güçlülerin zayıflara hükmünü Cezo Gardaş romanında görürsün Barış kalkanını savaş okunu Cezo Gardaş romanında görürsün Uygarlıklar barbarlığın kodunu Cezo Gardaş romanında görürsün İlmin cehalete hükmedişini Cezo Gardaş romanında görürsün İyiyle kötünün çelişkisini Cezo Gardaş romanında görürsün Uygarlıkla medeniyet farkını Cezo Gardaş romanında görürsün Garibanı ezenlerin çarkını Cezo Gardaş romanında görürsün Emekçiyi sömürenin fendini Cezo Gardaş romanında görürsün Seven ile sevmeyenin kalbini Cezo Gardaş romanında görürsün Bütün insanlığı sizi ve bizi Cezo Gardaş romanında görürsün Tezi antitezi ve de sentezi Cezo Gardaş romanında görürsün
Bu kitapta; Güneş parlaklığı gibi, İçinizi ısıtan satırlar bulacaksınız. Bu kitapta; Yavrusunu saran bir ana kucağı gibi, Halkın sıcaklığını bulacaksınız. Bu kitapta; Emekçi elinin tarlada ayrık otu ayıkladığı gibi, Özeleştiriyi bulacaksınız. Bu kitapta; Şehidin toprağıyla bütünleştiği gibi, Vatan bütünlüğünü bulacaksınız. Bu kitapta; ?Can sağ iken yurt vermeyiz? diyen âşık Şenlik gibi, Yurt ve bayrak sevgisini bulacaksınız Bu kitapta; Halk uğruna ipe giden Pir Sultan gibi, Toplum aşkını bulacaksınız. Bu kitapta; En-el Hak diyen Mansur gibi, Tasavvuf gerçeğini bulacaksınız. Bu kitapta; Yunus Emre?nin ılık nefesi gibi, İnsan sevgisini bulacaksınız. Bu kitapta; ?Eline, beline, diline sahip ol? diyen Bektaşi Veli gibi, Halkın ahlak değerlerini bulacaksınız. Bu kitapta; ?Kim olursan ol gel? diyen Mevlana gibi, Hoşgörü dünyasını bulacaksınız. Bu kitapta; Bir genç kızın işlediği, nakış nakış kilim gibi, Halk kültürünü bulacaksınız. Bu kitapta; Halk kültürü deryasında, dalgalarla boğuşan bir gemi gibi, Hayatın gerçeğini ve ŞOFÖR AGA?yı bulacaksınız
Bu Romanda; Kadının Atatürk Türkiye?sindeki çehresini bulacaksınız. Kadının özgür kişiliğini bulacaksınız. Kadının iş hayatındaki beyin gücünü ve alın terini bulacaksınız. Kadının evindeki emekçi ellerini bulacaksınız. Kadının yaşam mücadelesini bulacaksınız. Kadının bilgi ve becerisini bulacaksınız. Kadının toplumdaki tarihsel önemini bulacaksınız. Kadının köyden, şehri kucaklayan kollarını bulacaksınız. Kadının ana sevgisini bulacaksınız. Kadınının dinmeyen gözyaşlarını bulacaksınız. Kadının toplumdaki aydınlık yüzünü bulacaksınız. Kadının haksızlığa baş kaldırışını bulacaksınız. Kadının savaşlara karşı duruşunu bulacaksınız. Savaşların Kadını?nı bulacaksınız.
“DAMLADAN DERYAYA” kitabı; Songül Dündar’ın çıkarmış olduğu dördüncü kitap olup, dört kitabı çağrıştırıyor. Dündar büyük Ozan Pir Sultan Abdal’ın “Elim tutmaz güllerini dermeye/ Dilim varmaz hasta halin sormaya / Dört Kitab’ın cevabını vermeye / Sazım düzen tutmaz tel bozuk bozuk“ dörtlüğünü de kitabından ilham kaynağı olarak kullanmış. Dündar’ın son kitabı, halk Kültürü ve doğaçlama şiir alanında araştırma ve inceleme kitabı olup, tamamı halk ozanları ve aşıkları içeriyor. “Damladan deryaya” aynı zamanda Songül Dündar’ın “Şoför Aga” adlı öykü kitabı, “Savaşların Kadını” adlı romanı ve “Cezo Gardaş” adlı romanında olduğu gibi, tamamen sosyal içerikli olup, Pir Sultan Abdal’ı çağrıştırmakta… “Damladan deryaya” Songül Dündar’ın büyük emekleriyle; bir tarafına rakip Ozan ve Âşıkları koyduğu, diğer tarafına ise Aşık Dündar’ı koyduğu bir doğaçlama şiir fırtınasıdır. Yani bu doğaçlama şiir fırtınasında, doğaçlamanın bir tarafında kesinlikle Aşık Dündar bulunmaktadır. “Âşık Dündar ise şöyle demiştir: Kerem’in aşkıyla gönlüm tutuştu / Yunus ile hak yolunda buluştu / Aldım PİR SULTAN’ın toplum aşkını / ŞENLİK meclisinden DÜNDAR oluştu.” Görüldüğü üzre terazinin bir tarafında yine Pir Sultan bulunmaktadır İşte böyle… Araştırmacı, Roman ve Öykü yazarı Songül Dündar, durmamış, dinlenmemiş; kapı kapı dolaşmış, ilmik ilmik dokumuş, zerre zerre biriktirmiş ve DAMLADAN, koca bir DERYA oluşturmuş. Oluşan bu kitabın adına da “DAMLADAN DERYAYA” adını vermiş.
TEREKEME FIKRA VE GÜLMECELERİNDEN BİR DEMET…
Dost okurlarım, hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum…
Yolculuğunuza yoldaş, yalnızlığınıza ses, daraldığınızda nefes, yüzünüze gülücük olacağına inandığım ve Terekeme şivesinde GÜLME anlamına gelen, HİNGİLLEME adlı kitabımı yüreğinize emanet ediyorum. O sizi gülümsetecek, siz de onu çok seveceksiniz.
Gazeteci köşe yazarı olarak, çok sayıda ve çeşitli konularda yıllardır makale yazmaktayım. Zaman zaman serbest şiir de yazıyorum. Ama benim asıl ilgi alanım; didaktik, kültürel ve yaşanmış olaylarla ilgili, roman ve öykü yazarlığıdır. Hal böyle olunca; bilimsel ve kültürel araştırmalar yapmak; aha bu yüreğimde adeta tutku halini almıştır. Bu nedenle; bol miktarda araştırma dokümanı bilgi dağarcığımda birikmiştir. Bu cümleden olmak üzere; her türlü yaşanmış öykü, fıkra, öykülü türküler ve yaşanmış hayat hikâyeleri ile arşivim dolu doludur. Doğduğum, büyüdüğüm ve ait olduğum etnik kültür birikimim de cabası. Üstüne üstlük; eşim, halk ozanı Âşık Selahattin Dündar’ın halk kültürü danışmanım oluşu da ballı börek!
Ben, Kars ili Terekeme kültürüne mensubum. Hal böyle olunca, zaten var olan Terekeme kültür birikimim üzerine araştırmalarımı da koyduğumda, şu an elinizde bulunan, “Terekeme/ Fıkra ve Gülmeceleri” kitabı vücut bulmuş oldu.
Çok zengin bir kültür olan Terekeme Kültürü; ozanlarıyla, âşıklarıyla, şairleriyle, ifacılarıyla, icracılarıyla, yazarlarıyla, ilim ve bilim adamlarıyla kitaplara sığmayacak kadar engin, ciltlere sığmayacak kadar zengin bir deryadır. Elinizdeki HİNGİLLEME/GÜLME isimli kitap, o deryada sadece bir damladır.
Terekemeler hakkında soy ve boy bilgisini, kitabın en sonunda özet olarak bulacaksınız. Bu size sadece elinizdeki kitabı okurken yardımcı olmayı amaçlamaktadır. TEREKEMELER konusunda daha geniş bilgi edinmek isteyen okurlarımız; Selahattin Dündar’ın, TEREKEMELER adlı soy ve boy araştırmaları kitabından yararlanabilirler.
HİNGİLLEME isimli elinizdeki kitabınızın anlatım diline yardımcı olmak üzere, kitabın sonunda Terekeme şivesinde harflerin okunuşu ve kelime anlamları mevcuttur. Terekeme şivesini bilmeyen veya az bilen okurlarıma, öncelikle bu bölümü okumalarını tavsiye ederim.
HİNGİLLEME’nin gülümseyen yüzü ile sizleri baş başa bırakıyorum.
İyi okumalar… Saygılarımla…

 

İlgili Makaleler

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu