Songül Dündar

NİÇİN 23 NİSAN?

Nasıl sevinmez insan
Bu gün 23 Nisan
Bak süslenmiş dört bir yan
Yaşasın 23 NisanMillet meclisi kurduk
Düşmanı yurttan kovduk
Hürriyete kavuştuk
Yaşasın 23 Nisan.
…………………..

Bu nostaljik şiir, 7’den 70’e hepimizin kulaklarındadır.
– Peki, Niçin 23 Nisan?
– 23 Nisan’ın gerçek anlamı nedir?
– 23 Nisan 1920’de ne oldu?
Türkiye Büyük Millet Meclisi kuruldu. Bu meclis; 23 Nisan 1920 günü, Ankara’nın Ulus semtindeki eski bir okulun sıraları ve Ankara marangozlarının imal ettiği bir kürsüyle çalışmalarına başladı. O İlkokul şu anda tarihe tanıklık etmenin haklı gururu ile müze olarak ziyaretçilerini beklemektedir.
O yıllarda, ülkemizi işgalden kurtarmak ve bağımsızlığımızı kazanmak için mücadele ediyorduk. Bu mücadelenin önderliğini yapan Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları, halkın desteği olmadan başarıya ulaşılamayacağını biliyordu. Halkın seçtiği temsilcileri aracılığıyla kendi kendini yönetmesi gerekiyordu. Küllerinden doğacak ve yeniden kurulacak olan devlet, bu temeller üzerine yükselecekti. Bu nedenle Anadolu’nun her tarafından seçilen temsilciler Ankara’ya gelerek, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ilk kez kapılarını açtı. Atatürk, bu günü, çocuklara armağan etti. Çünkü: Atatürk, bugünün çocuklarının yarının büyükleri olacağını biliyordu.
O günden beri 23 Nisan’ı törenlerle, şenliklerle, oyunlarla, coşkuyla kutluyoruz. Ve bu sevinci 1979 yılından beri dünya çocuklarıyla da paylaşıyoruz. Bu bayram, dünya çocuklarının sahip olduğu tek ortak bayramdır.
UNESCO, 1979 yılını “Çocuk Yılı” olarak ilan edince, Türkiye Cumhuriyeti, 23 Nisan Bayramı’nı, dünya çocuklarıyla kutlamaya karar verdi. O yıl kutlamaya beş ülke katıldı. Ama her yıl bu sayı büyüdü ve bütün dünya çocuklarının kutladığı, uluslararası bir bayram haline geldi.
– 23 Nisan’ın gerçek anlamı ve ilkesi;
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün “YURTTA BARIŞ DÜNYADA BARIŞ” özdeyişi ile anlamını bulan doğrultudadır.
Atatürk, ne büyük insandır ki; bu günü yıllar önce görmüş ve 23 Nisan’ı çocuklara armağan ederek, ülke ve dünya barışına tükenmeyen bir kaynak oluşturmuştur.
Tüm çocuklar Atatürk’e şükran borcunu biliyorlar.
– Minnettarız sana büyük insan!
– Minnettarız sana yüce insan!

Bu anlamlı günü dile getiren Gülüm Ana mahlaslı  “ 23 NİSAN” şiirimle sizleri baş başa bırakıyorum.
23 NİSAN

Milli iradenin varoluşudur
Umudun özüdür yirmi üç nisan
Ulusal bayramın kuruluşudur
Milletin sözüdür yirmi üç nisan

İlk millet meclisi kutsal bir kuram
Gelecek yıllara yol olur çıram
Bağımsızlık, zafer ne güzel kavram
Uygarlık gözüdür yirmi üç nisan

Göz koydu ülkeme hain ecnebi
Şahlandık kükredik aslanlar gibi
En büyük makamdır milletin kalbi
Tarihin izidir yirmi üç nisan

Gülüm Ana umut ışığı vatan
Çocuk yüreğinde aşk ile yatan
Eğitim üretim yükselen çıtan
Gönlümün yazıdır yirmi üç nisan

”23 NİSAN EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI; ÇOCUKLARIMIZA VE HEPİMİZE KUTLU OLSUN… ”

www.songuldundar.com
[email protected]

Yazarın Kitapları

Cezo GardaşŞöför AğaSavaşların KadınıDamladan DeryayaHingilleme
Zalımların mazlumlara zulmünü Cezo Gardaş romanında görürsün Güçlülerin zayıflara hükmünü Cezo Gardaş romanında görürsün Barış kalkanını savaş okunu Cezo Gardaş romanında görürsün Uygarlıklar barbarlığın kodunu Cezo Gardaş romanında görürsün İlmin cehalete hükmedişini Cezo Gardaş romanında görürsün İyiyle kötünün çelişkisini Cezo Gardaş romanında görürsün Uygarlıkla medeniyet farkını Cezo Gardaş romanında görürsün Garibanı ezenlerin çarkını Cezo Gardaş romanında görürsün Emekçiyi sömürenin fendini Cezo Gardaş romanında görürsün Seven ile sevmeyenin kalbini Cezo Gardaş romanında görürsün Bütün insanlığı sizi ve bizi Cezo Gardaş romanında görürsün Tezi antitezi ve de sentezi Cezo Gardaş romanında görürsün
Bu kitapta; Güneş parlaklığı gibi, İçinizi ısıtan satırlar bulacaksınız. Bu kitapta; Yavrusunu saran bir ana kucağı gibi, Halkın sıcaklığını bulacaksınız. Bu kitapta; Emekçi elinin tarlada ayrık otu ayıkladığı gibi, Özeleştiriyi bulacaksınız. Bu kitapta; Şehidin toprağıyla bütünleştiği gibi, Vatan bütünlüğünü bulacaksınız. Bu kitapta; ?Can sağ iken yurt vermeyiz? diyen âşık Şenlik gibi, Yurt ve bayrak sevgisini bulacaksınız Bu kitapta; Halk uğruna ipe giden Pir Sultan gibi, Toplum aşkını bulacaksınız. Bu kitapta; En-el Hak diyen Mansur gibi, Tasavvuf gerçeğini bulacaksınız. Bu kitapta; Yunus Emre?nin ılık nefesi gibi, İnsan sevgisini bulacaksınız. Bu kitapta; ?Eline, beline, diline sahip ol? diyen Bektaşi Veli gibi, Halkın ahlak değerlerini bulacaksınız. Bu kitapta; ?Kim olursan ol gel? diyen Mevlana gibi, Hoşgörü dünyasını bulacaksınız. Bu kitapta; Bir genç kızın işlediği, nakış nakış kilim gibi, Halk kültürünü bulacaksınız. Bu kitapta; Halk kültürü deryasında, dalgalarla boğuşan bir gemi gibi, Hayatın gerçeğini ve ŞOFÖR AGA?yı bulacaksınız
Bu Romanda; Kadının Atatürk Türkiye?sindeki çehresini bulacaksınız. Kadının özgür kişiliğini bulacaksınız. Kadının iş hayatındaki beyin gücünü ve alın terini bulacaksınız. Kadının evindeki emekçi ellerini bulacaksınız. Kadının yaşam mücadelesini bulacaksınız. Kadının bilgi ve becerisini bulacaksınız. Kadının toplumdaki tarihsel önemini bulacaksınız. Kadının köyden, şehri kucaklayan kollarını bulacaksınız. Kadının ana sevgisini bulacaksınız. Kadınının dinmeyen gözyaşlarını bulacaksınız. Kadının toplumdaki aydınlık yüzünü bulacaksınız. Kadının haksızlığa baş kaldırışını bulacaksınız. Kadının savaşlara karşı duruşunu bulacaksınız. Savaşların Kadını?nı bulacaksınız.
“DAMLADAN DERYAYA” kitabı; Songül Dündar’ın çıkarmış olduğu dördüncü kitap olup, dört kitabı çağrıştırıyor. Dündar büyük Ozan Pir Sultan Abdal’ın “Elim tutmaz güllerini dermeye/ Dilim varmaz hasta halin sormaya / Dört Kitab’ın cevabını vermeye / Sazım düzen tutmaz tel bozuk bozuk“ dörtlüğünü de kitabından ilham kaynağı olarak kullanmış. Dündar’ın son kitabı, halk Kültürü ve doğaçlama şiir alanında araştırma ve inceleme kitabı olup, tamamı halk ozanları ve aşıkları içeriyor. “Damladan deryaya” aynı zamanda Songül Dündar’ın “Şoför Aga” adlı öykü kitabı, “Savaşların Kadını” adlı romanı ve “Cezo Gardaş” adlı romanında olduğu gibi, tamamen sosyal içerikli olup, Pir Sultan Abdal’ı çağrıştırmakta… “Damladan deryaya” Songül Dündar’ın büyük emekleriyle; bir tarafına rakip Ozan ve Âşıkları koyduğu, diğer tarafına ise Aşık Dündar’ı koyduğu bir doğaçlama şiir fırtınasıdır. Yani bu doğaçlama şiir fırtınasında, doğaçlamanın bir tarafında kesinlikle Aşık Dündar bulunmaktadır. “Âşık Dündar ise şöyle demiştir: Kerem’in aşkıyla gönlüm tutuştu / Yunus ile hak yolunda buluştu / Aldım PİR SULTAN’ın toplum aşkını / ŞENLİK meclisinden DÜNDAR oluştu.” Görüldüğü üzre terazinin bir tarafında yine Pir Sultan bulunmaktadır İşte böyle… Araştırmacı, Roman ve Öykü yazarı Songül Dündar, durmamış, dinlenmemiş; kapı kapı dolaşmış, ilmik ilmik dokumuş, zerre zerre biriktirmiş ve DAMLADAN, koca bir DERYA oluşturmuş. Oluşan bu kitabın adına da “DAMLADAN DERYAYA” adını vermiş.
TEREKEME FIKRA VE GÜLMECELERİNDEN BİR DEMET…
Dost okurlarım, hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum…
Yolculuğunuza yoldaş, yalnızlığınıza ses, daraldığınızda nefes, yüzünüze gülücük olacağına inandığım ve Terekeme şivesinde GÜLME anlamına gelen, HİNGİLLEME adlı kitabımı yüreğinize emanet ediyorum. O sizi gülümsetecek, siz de onu çok seveceksiniz.
Gazeteci köşe yazarı olarak, çok sayıda ve çeşitli konularda yıllardır makale yazmaktayım. Zaman zaman serbest şiir de yazıyorum. Ama benim asıl ilgi alanım; didaktik, kültürel ve yaşanmış olaylarla ilgili, roman ve öykü yazarlığıdır. Hal böyle olunca; bilimsel ve kültürel araştırmalar yapmak; aha bu yüreğimde adeta tutku halini almıştır. Bu nedenle; bol miktarda araştırma dokümanı bilgi dağarcığımda birikmiştir. Bu cümleden olmak üzere; her türlü yaşanmış öykü, fıkra, öykülü türküler ve yaşanmış hayat hikâyeleri ile arşivim dolu doludur. Doğduğum, büyüdüğüm ve ait olduğum etnik kültür birikimim de cabası. Üstüne üstlük; eşim, halk ozanı Âşık Selahattin Dündar’ın halk kültürü danışmanım oluşu da ballı börek!
Ben, Kars ili Terekeme kültürüne mensubum. Hal böyle olunca, zaten var olan Terekeme kültür birikimim üzerine araştırmalarımı da koyduğumda, şu an elinizde bulunan, “Terekeme/ Fıkra ve Gülmeceleri” kitabı vücut bulmuş oldu.
Çok zengin bir kültür olan Terekeme Kültürü; ozanlarıyla, âşıklarıyla, şairleriyle, ifacılarıyla, icracılarıyla, yazarlarıyla, ilim ve bilim adamlarıyla kitaplara sığmayacak kadar engin, ciltlere sığmayacak kadar zengin bir deryadır. Elinizdeki HİNGİLLEME/GÜLME isimli kitap, o deryada sadece bir damladır.
Terekemeler hakkında soy ve boy bilgisini, kitabın en sonunda özet olarak bulacaksınız. Bu size sadece elinizdeki kitabı okurken yardımcı olmayı amaçlamaktadır. TEREKEMELER konusunda daha geniş bilgi edinmek isteyen okurlarımız; Selahattin Dündar’ın, TEREKEMELER adlı soy ve boy araştırmaları kitabından yararlanabilirler.
HİNGİLLEME isimli elinizdeki kitabınızın anlatım diline yardımcı olmak üzere, kitabın sonunda Terekeme şivesinde harflerin okunuşu ve kelime anlamları mevcuttur. Terekeme şivesini bilmeyen veya az bilen okurlarıma, öncelikle bu bölümü okumalarını tavsiye ederim.
HİNGİLLEME’nin gülümseyen yüzü ile sizleri baş başa bırakıyorum.
İyi okumalar… Saygılarımla…

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu