Songül Dündar

MALAKANLAR

Songül DÜNDAR
Araştırmacı/şair/yazar
[email protected]

MALAKANLAR
KARS’IN SOLAN GÜLLERİ

Dedi:
Kars, Malakanları niçin çok sevmişti?
Dedim.
Barışçıl oldukları için…
Dedi:
Kars, Malakanları niçin bağrına basmıştı?
Dedim:
Doğru insanlar oldukları için…
Dedi.
Kars, Malakanları niçin unutamıyor?
Dedim:
Üretimde izler bıraktıkları için…

**********************************

Üç aşağı, beş yukarı herkesin vereceği cevap böyle bir şeydir.

Kars, mozaik kültürü bakımından başta gelen illerimizden biridir. Bu gerçeği taraflı tarafsız herkes kabul etmektedir. Şehrin kurulduğu M.Ö. 5500 yılından beri geçen medeniyetler bir yana, bugünkü kültür mozaiğini satır başları ile alt alta sıralayacak olursak, bir sayfaya zor sığar. Zaten Kars’ı önemli kılan da bu özelliğidir. Birçok kültürü aynı anda kendi içinde barındırabilmesi ve yaşanabilir kılmasıdır.

Şehrin kuruluşundan beri geçen 7500 yıldır gelip geçen medeniyetlerden hiç birine, Malakanlar’a duyduğumuz özlemi duymadık. Hiç birine “keşke bizlerden ayrılmasalardı” demedik. Hiç birine giderken, “geri gelebilirseniz gelin” demedik.

     Rus Çarı Deli Petro’nun uygulamalarına karşı çıkarak oluşturulan bir dinsel hareket ve yaşam tarzı olan Molokanizm’i bir hayat felsefesi olarak kabul eden Malakanlar barışçıl insanlardır.

     Molokanizm, Ortodoks Kilisesi’nden ayrılmış bir tarikattır. 1805 yılında başlayan bu ayrılış 1809 yılına kadar sürmüştür. Malakanlar, Ruslar için büyük bir sorundu. Çünkü Çarlık Rusyası’nda büyük bir ağırlığı olan Ortodoks Kilisesi’nin tüm kuralları, Malakanlar tarafından reddediliyordu. Malakanlar savaşmaya ve silahlandırmaya karşıydı. Bu yüzden savaşlara da katılmak istemiyorlardı. 

     Rusça’da ‘Moloko’ süt olarak biliniyor. Molokan, süt içenler anlamına geliyor. Rusya Çarlığı’ndaki Ortodoks Kilisesi, herkese haftada 2 gün süt içmeyi emrediyordu. Malakanlar bunu kabul etmeyerek her gün süt içmeye devam edince, kilise tarafından aforoz edildiler.

     Kilisenin baskısıyla Malakanlardan kurtulmak isteyen Çarlık Rusyası, bu durumu fırsat bilerek onları önce farklı bölgelere daha sonra da 1877–1878 yıllarında Rusların Kars’a girmeleriyle, Malakanlar da bu bölgeye sürüldüler. Genelde dere boyları ve yol kenarları olmak üzere, Kars’ın Arpaçay ilçesine bağlı Yalınçayır (Zöhrab) ve Atçılar köyleri ile Kars merkeze bağlı yol güzergâhındaki Lebis, Ladikars, Dikme, Çalkavur, Çakmak gibi köylere yoğun olarak yerleştirildiler veya yeniden köyler kurmaları için görevlendiler. Kars’a yerleştirilen Malakanlar, Kars’ta kırk yılı aşkın bir süre yaşadılar.

Malakanlar, Kars’ta yaşadıkları süre içinde, bölge halkına değirmencilik, peynircilik konularında ve tarımsal alanda önemli katkılarda bulundular. İnançları gereği savaşa, silaha karşı olduklarından, tüm enerjilerini üretim için kullandılar.

Karslılar olarak, Malakanlarla savaşmadık. Onları bu topraklardan atmaya çalışmadık. Tam tersi, gitmemeleri için ısrar ettik. Giderlerken de üzüldük, hatta onları uğurlarken ağladık.

Çünkü:

Malakanlar, barışçıl insanlardı, savaşı sevmezlerdi. Zaten, 93 harbinde Kars topraklarına sürülmelerinin nedeni de savaşmak istememeleriydi.

Malakanlar, 1918’de Rus hâkimiyeti bittikten sonra da Kars’tan ayrılmadılar. Ancak bazı sosyal nedenlerden dolayı 1921’de kitlesel olarak göç ettiler. Kalan Malakanlar ise, 1962 yılında Kars topraklarından göç edip ayrıldılar. Ama izleri hala Kars’tadır ve bizimledir. Bu duygularımı en iyi dile getiren Âşık Dündar’ın 1974 yılında yazmış olduğu “Malakanlar” şiirdir.

MALAKANLAR

Bir destan yazayım Malakanlara
Sap sarı mum gibi bal Malakanlar
Tarihi ders olsun ders alanlara
Koca soy ağacı dal Malakanlar

Her birini yiğit gördüm mert gördüm
Büyük küçük saygı ve hürmet gördüm
Sofrasında nice muhabbet gördüm
Şekerden de şirin dil Malakanlar

Doksan üç harbinde Kars’a geldiler
Yolun çift yanına köyler kurdular
Ekip biçip hayvancılık yaptılar
Atadan emekçi döl Malakanlar

Teknik bilgilerle köy eğittiler
Çağdaş tarım ile çift öğrettiler
Değirmenler kurup un öğüttüler
Halkın hizmetinde kul Malakanlar

Şahit oldum değirmenin çarkına
Köyler gaz lambası yakarken daha
Elektrik gördü onda ilk defa
Bilimi bilgisi bol Malakanlar

Savaş için gitmediler askere
Kavga dövüş etmediler bir kere
Sevgi barış götürdüler her yere
Barışa uzanan yol Malakanlar

Çalkavur’da hamudunu unutmam
Yanık değirmen’de unu unutmam
Bir İstapan vardı onu unutmam
Hiç aklımdan çıkmaz bil Malakanlar

Dündar şu sineme yara açtılar
İstemeden dört bir yana uçtular
Bin dokuz yüz altmışlarda göçtüler
Gonca iken solan gül Malakanlar

Kars’ta dürüst, çalışkan ve mütevazı bir topluluk olarak sevgiyle hatırlanan Malakanlardan birkaç aile dışında hepsi göç ettikleri ülkelerde yaşıyorlar. Göç ettikleri ülkeler; Malakanlar Kars’tan ayrıldıktan sonra ağırlıklı olarak Kanada, ABD, Avrupa ülkeleri, Avusturalya, Rusya ve Yeni Zellanda’ya yerleşmişlerdir. Türkiye’de ise Kars’ta bölge insanıyla evlilik yaparak kalan az sayıda Malakanlar yaşamaktadır.
Malakan kültüründen geriye maddi ve manevi olarak ne kaldı diye bakarsak;
1) Maddi olarak; işletemediğimiz dere kenarlarında yıkık değirmenler, öğrettikleri mandıracılık mesleği ile bıraktıkları medeniyetlerin izleri kaldı.
2) Manevi olarak; insanlık, sevgi, kardeşlik ve dostluk kaldı.
Bütün Yürekler onları; Tarık AKAN’ın “Deli Deli Olma” filminde belgelendiği gibi, elleri kana bulanmamış tertemiz anılarıyla hatırlayacaktır.
Kars halkı da onları bu barışçıl kişilikleri nedeniyle; hep sevgiyle ve özlemle anacaktır.

Onlar Kars’ın Solan Gülleri’ dir.

Onlar, Kars ve Karslının yüreğinin ta derinliklerinden hasretini hissettiği Malakanlar’dır.

Yazarın Kitapları

Cezo GardaşŞöför AğaSavaşların KadınıDamladan DeryayaHingilleme
Zalımların mazlumlara zulmünü Cezo Gardaş romanında görürsün Güçlülerin zayıflara hükmünü Cezo Gardaş romanında görürsün Barış kalkanını savaş okunu Cezo Gardaş romanında görürsün Uygarlıklar barbarlığın kodunu Cezo Gardaş romanında görürsün İlmin cehalete hükmedişini Cezo Gardaş romanında görürsün İyiyle kötünün çelişkisini Cezo Gardaş romanında görürsün Uygarlıkla medeniyet farkını Cezo Gardaş romanında görürsün Garibanı ezenlerin çarkını Cezo Gardaş romanında görürsün Emekçiyi sömürenin fendini Cezo Gardaş romanında görürsün Seven ile sevmeyenin kalbini Cezo Gardaş romanında görürsün Bütün insanlığı sizi ve bizi Cezo Gardaş romanında görürsün Tezi antitezi ve de sentezi Cezo Gardaş romanında görürsün
Bu kitapta; Güneş parlaklığı gibi, İçinizi ısıtan satırlar bulacaksınız. Bu kitapta; Yavrusunu saran bir ana kucağı gibi, Halkın sıcaklığını bulacaksınız. Bu kitapta; Emekçi elinin tarlada ayrık otu ayıkladığı gibi, Özeleştiriyi bulacaksınız. Bu kitapta; Şehidin toprağıyla bütünleştiği gibi, Vatan bütünlüğünü bulacaksınız. Bu kitapta; ?Can sağ iken yurt vermeyiz? diyen âşık Şenlik gibi, Yurt ve bayrak sevgisini bulacaksınız Bu kitapta; Halk uğruna ipe giden Pir Sultan gibi, Toplum aşkını bulacaksınız. Bu kitapta; En-el Hak diyen Mansur gibi, Tasavvuf gerçeğini bulacaksınız. Bu kitapta; Yunus Emre?nin ılık nefesi gibi, İnsan sevgisini bulacaksınız. Bu kitapta; ?Eline, beline, diline sahip ol? diyen Bektaşi Veli gibi, Halkın ahlak değerlerini bulacaksınız. Bu kitapta; ?Kim olursan ol gel? diyen Mevlana gibi, Hoşgörü dünyasını bulacaksınız. Bu kitapta; Bir genç kızın işlediği, nakış nakış kilim gibi, Halk kültürünü bulacaksınız. Bu kitapta; Halk kültürü deryasında, dalgalarla boğuşan bir gemi gibi, Hayatın gerçeğini ve ŞOFÖR AGA?yı bulacaksınız
Bu Romanda; Kadının Atatürk Türkiye?sindeki çehresini bulacaksınız. Kadının özgür kişiliğini bulacaksınız. Kadının iş hayatındaki beyin gücünü ve alın terini bulacaksınız. Kadının evindeki emekçi ellerini bulacaksınız. Kadının yaşam mücadelesini bulacaksınız. Kadının bilgi ve becerisini bulacaksınız. Kadının toplumdaki tarihsel önemini bulacaksınız. Kadının köyden, şehri kucaklayan kollarını bulacaksınız. Kadının ana sevgisini bulacaksınız. Kadınının dinmeyen gözyaşlarını bulacaksınız. Kadının toplumdaki aydınlık yüzünü bulacaksınız. Kadının haksızlığa baş kaldırışını bulacaksınız. Kadının savaşlara karşı duruşunu bulacaksınız. Savaşların Kadını?nı bulacaksınız.
“DAMLADAN DERYAYA” kitabı; Songül Dündar’ın çıkarmış olduğu dördüncü kitap olup, dört kitabı çağrıştırıyor. Dündar büyük Ozan Pir Sultan Abdal’ın “Elim tutmaz güllerini dermeye/ Dilim varmaz hasta halin sormaya / Dört Kitab’ın cevabını vermeye / Sazım düzen tutmaz tel bozuk bozuk“ dörtlüğünü de kitabından ilham kaynağı olarak kullanmış. Dündar’ın son kitabı, halk Kültürü ve doğaçlama şiir alanında araştırma ve inceleme kitabı olup, tamamı halk ozanları ve aşıkları içeriyor. “Damladan deryaya” aynı zamanda Songül Dündar’ın “Şoför Aga” adlı öykü kitabı, “Savaşların Kadını” adlı romanı ve “Cezo Gardaş” adlı romanında olduğu gibi, tamamen sosyal içerikli olup, Pir Sultan Abdal’ı çağrıştırmakta… “Damladan deryaya” Songül Dündar’ın büyük emekleriyle; bir tarafına rakip Ozan ve Âşıkları koyduğu, diğer tarafına ise Aşık Dündar’ı koyduğu bir doğaçlama şiir fırtınasıdır. Yani bu doğaçlama şiir fırtınasında, doğaçlamanın bir tarafında kesinlikle Aşık Dündar bulunmaktadır. “Âşık Dündar ise şöyle demiştir: Kerem’in aşkıyla gönlüm tutuştu / Yunus ile hak yolunda buluştu / Aldım PİR SULTAN’ın toplum aşkını / ŞENLİK meclisinden DÜNDAR oluştu.” Görüldüğü üzre terazinin bir tarafında yine Pir Sultan bulunmaktadır İşte böyle… Araştırmacı, Roman ve Öykü yazarı Songül Dündar, durmamış, dinlenmemiş; kapı kapı dolaşmış, ilmik ilmik dokumuş, zerre zerre biriktirmiş ve DAMLADAN, koca bir DERYA oluşturmuş. Oluşan bu kitabın adına da “DAMLADAN DERYAYA” adını vermiş.
TEREKEME FIKRA VE GÜLMECELERİNDEN BİR DEMET…
Dost okurlarım, hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum…
Yolculuğunuza yoldaş, yalnızlığınıza ses, daraldığınızda nefes, yüzünüze gülücük olacağına inandığım ve Terekeme şivesinde GÜLME anlamına gelen, HİNGİLLEME adlı kitabımı yüreğinize emanet ediyorum. O sizi gülümsetecek, siz de onu çok seveceksiniz.
Gazeteci köşe yazarı olarak, çok sayıda ve çeşitli konularda yıllardır makale yazmaktayım. Zaman zaman serbest şiir de yazıyorum. Ama benim asıl ilgi alanım; didaktik, kültürel ve yaşanmış olaylarla ilgili, roman ve öykü yazarlığıdır. Hal böyle olunca; bilimsel ve kültürel araştırmalar yapmak; aha bu yüreğimde adeta tutku halini almıştır. Bu nedenle; bol miktarda araştırma dokümanı bilgi dağarcığımda birikmiştir. Bu cümleden olmak üzere; her türlü yaşanmış öykü, fıkra, öykülü türküler ve yaşanmış hayat hikâyeleri ile arşivim dolu doludur. Doğduğum, büyüdüğüm ve ait olduğum etnik kültür birikimim de cabası. Üstüne üstlük; eşim, halk ozanı Âşık Selahattin Dündar’ın halk kültürü danışmanım oluşu da ballı börek!
Ben, Kars ili Terekeme kültürüne mensubum. Hal böyle olunca, zaten var olan Terekeme kültür birikimim üzerine araştırmalarımı da koyduğumda, şu an elinizde bulunan, “Terekeme/ Fıkra ve Gülmeceleri” kitabı vücut bulmuş oldu.
Çok zengin bir kültür olan Terekeme Kültürü; ozanlarıyla, âşıklarıyla, şairleriyle, ifacılarıyla, icracılarıyla, yazarlarıyla, ilim ve bilim adamlarıyla kitaplara sığmayacak kadar engin, ciltlere sığmayacak kadar zengin bir deryadır. Elinizdeki HİNGİLLEME/GÜLME isimli kitap, o deryada sadece bir damladır.
Terekemeler hakkında soy ve boy bilgisini, kitabın en sonunda özet olarak bulacaksınız. Bu size sadece elinizdeki kitabı okurken yardımcı olmayı amaçlamaktadır. TEREKEMELER konusunda daha geniş bilgi edinmek isteyen okurlarımız; Selahattin Dündar’ın, TEREKEMELER adlı soy ve boy araştırmaları kitabından yararlanabilirler.
HİNGİLLEME isimli elinizdeki kitabınızın anlatım diline yardımcı olmak üzere, kitabın sonunda Terekeme şivesinde harflerin okunuşu ve kelime anlamları mevcuttur. Terekeme şivesini bilmeyen veya az bilen okurlarıma, öncelikle bu bölümü okumalarını tavsiye ederim.
HİNGİLLEME’nin gülümseyen yüzü ile sizleri baş başa bırakıyorum.
İyi okumalar… Saygılarımla…

İlgili Makaleler

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu