HER BAYRAMIN BİR YANI BURUKTUR…
HER BAYRAMIN BİR YANI BURUKTUR…
Asker yolu bekleyenimiz var…
Gurbette öğrencisi olanımız var…
Sevdiğine hasret kalanımız var…
Umutla yol bekleyenimiz var…
Yakınlarını kaybeden gözü yaşlı olanlarımız var…
Her bayramın bir yanı buruktur.
Davullu zurnalı asker gönderdik yiğitlerimizi. Hayırlı dualarla teskere beklerken, şehit haberi ile dünyası başına yıkılanlarımız var. Sanki her gün çıkıp gelecekmiş gibi gözü yaşlı analar yol gözler. Hatıra kalan fotoğrafını duvara asıp, acısını bir cansız görüntü ile paylaşmaya çalışır geride kalanları. Böyle bir acı ve hasretle gelen bayram elbet ki buruktur.
Gurbete göndermişiz evlatlarımızı. İstikbâlini garanti altına alsın diye. Okusun diye… Kiminin sevenleri var sıladan uzakta. Bir lokma ekmek parası kazansın diye… Gelmedi bu bayram. Gelemedi işte… Onlarsız ve onların hasretiyle buruktur bir yanı bu bayramın.
Yatakta yatan hasta yakınlarının eli böğründedir. Endişe ile beklemektedir “Ah bir iyileşse” diye. Sonu belirsiz ve yataklara düşüren her hastalık insanın sinesine hançer gibi saplanır. Korku salar insanın yüreğine. Yatakta hastası olan herkes için, bir yanı buruktur bu bayramın.
Sevdiğine kavuşmayı bekleyen, hasretinden haber bekleyen, kötüye giden işlerinin düzelmesini bekleyen, felaketlere uğramış yaşamının derlenip toplanmasına dua eden, Ceza evinde yakınlarına bir an önce kavuşmak için yol gözleyen… Bu kadar olumsuzluklar ve dertler arasında, buruktur bir yanı bu bayramın.
İnsanın kendi başında olan dertlerin yanı sıra; hısım akrabasının, eşinin dostunun, konu komşusunun başından geçen üzüntüler ve felâketler de mutsuzluğa sevk eder insanı. İnsan duyarsız kalamaz çevresine karşı. Gönül bağımızın olduğu insanlar mutsuz iken, buruk olur bayramın bir tarafı.
Velhasıl, her bayramın bir yanı buruktur.
Ya kendi sıkıntılarımızdan dolayı…
Veya konu komşu dertlerinden dolayı…
Ya da hısım akrabanın başına gelenlerden dolayı…
Yahut toplumsal duyarlığımızdan dolayı…
Her bayramın bir yanı buruktur…
Bu bayram bir başka buruktur.
Ama yine de kutlarız ve hep kutladık.
Bağrımıza taş basarak…
Halk ozanı da öyle diyor:
BU BAYRAM
Gözlerim yollarda nerdesin nerde
Bağrıma taş bastım yine bu bayram
Aramıza çektin çelikten perde
Bağrıma taş bastım yine bu bayram
Hüsnü cemâline olmuşam esir
Sabır tespihini eylerem zikir
Ayağını kesmiş kapımdan zahir
Bağrıma taş bastım yine bu bayram
Ne gün gördüm ne de güldüm söğündüm
Değirmen taşında diş diş öğündüm
Ah eski bayramlar diye döğündüm
Bağrıma taş bastım yine bu bayram
DÜNDAR mesaj geldi çet edemedim
Bir Alo sesini nasıl özledim
Resimlere baktım yandım göynedim
Bağrıma taş bastım yine bu bayram
Halk Ozanı ÂŞIK DÜNDAR
BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN…
[email protected]
www.songuldundar.com
Yazarın Kitapları
Dost okurlarım, hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum…
Yolculuğunuza yoldaş, yalnızlığınıza ses, daraldığınızda nefes, yüzünüze gülücük olacağına inandığım ve Terekeme şivesinde GÜLME anlamına gelen, HİNGİLLEME adlı kitabımı yüreğinize emanet ediyorum. O sizi gülümsetecek, siz de onu çok seveceksiniz.
Gazeteci köşe yazarı olarak, çok sayıda ve çeşitli konularda yıllardır makale yazmaktayım. Zaman zaman serbest şiir de yazıyorum. Ama benim asıl ilgi alanım; didaktik, kültürel ve yaşanmış olaylarla ilgili, roman ve öykü yazarlığıdır. Hal böyle olunca; bilimsel ve kültürel araştırmalar yapmak; aha bu yüreğimde adeta tutku halini almıştır. Bu nedenle; bol miktarda araştırma dokümanı bilgi dağarcığımda birikmiştir. Bu cümleden olmak üzere; her türlü yaşanmış öykü, fıkra, öykülü türküler ve yaşanmış hayat hikâyeleri ile arşivim dolu doludur. Doğduğum, büyüdüğüm ve ait olduğum etnik kültür birikimim de cabası. Üstüne üstlük; eşim, halk ozanı Âşık Selahattin Dündar’ın halk kültürü danışmanım oluşu da ballı börek!
Ben, Kars ili Terekeme kültürüne mensubum. Hal böyle olunca, zaten var olan Terekeme kültür birikimim üzerine araştırmalarımı da koyduğumda, şu an elinizde bulunan, “Terekeme/ Fıkra ve Gülmeceleri” kitabı vücut bulmuş oldu.
Çok zengin bir kültür olan Terekeme Kültürü; ozanlarıyla, âşıklarıyla, şairleriyle, ifacılarıyla, icracılarıyla, yazarlarıyla, ilim ve bilim adamlarıyla kitaplara sığmayacak kadar engin, ciltlere sığmayacak kadar zengin bir deryadır. Elinizdeki HİNGİLLEME/GÜLME isimli kitap, o deryada sadece bir damladır.
Terekemeler hakkında soy ve boy bilgisini, kitabın en sonunda özet olarak bulacaksınız. Bu size sadece elinizdeki kitabı okurken yardımcı olmayı amaçlamaktadır. TEREKEMELER konusunda daha geniş bilgi edinmek isteyen okurlarımız; Selahattin Dündar’ın, TEREKEMELER adlı soy ve boy araştırmaları kitabından yararlanabilirler.
HİNGİLLEME isimli elinizdeki kitabınızın anlatım diline yardımcı olmak üzere, kitabın sonunda Terekeme şivesinde harflerin okunuşu ve kelime anlamları mevcuttur. Terekeme şivesini bilmeyen veya az bilen okurlarıma, öncelikle bu bölümü okumalarını tavsiye ederim.
HİNGİLLEME’nin gülümseyen yüzü ile sizleri baş başa bırakıyorum.
İyi okumalar… Saygılarımla…