Ekonomi

Enflasyon Araştırma Grubu göre enflasyon zirveye demirledi

Kasım 2020 dönemi enflasyon oranı yüzde 3.43 olarak gerçekleşti. Bu oran Türkiye ekonomisi enflasyon oranlarının artık yapışkan bir şekilde yukarılarda konumlandığını göstermekte.

Buna göre Kasım 2020 dönemi enflasyon oranı yüzde 3.43 olarak gerçekleşti. Bu oran Türkiye ekonomisi enflasyon oranlarının artık yapışkan bir şekilde yukarılarda konumlandığını gösteiyor.

ENAGrup Tüketici Fiyat Endeksi (E-TÜFE) ve TÜİK ana harcama grup enflasyon oranları TÜİK alt grupları gösterge olarak alındığında en çok aylık düşüş yüzde -0,49 ile Haberleşme, en fazla yükseliş ise yüzde 16,98 ile Çeşitli Mal ve Hizmetlerde gerçekleşmiştir. Gıda, Giyim ve Ayakkabı, Ulaştırma ile özellikle uzaktan eğitim harcamalarının da içinde bulunduğu Eğlence ve Kültür harcama gruplarının fiyat artışlarının enflasyonu sürükleyen ürün grupları olduğu açıkça görülmekte.

ENAG-özellikli ürün grubu enflasyon hesaplamasına göre, Ekim ayında en fazla düşüş yaşanan grup yüzde 7.49 ile Beyaz Eşya, en fazla yükseliş görülen grup ise yüzde 35,08 ile Diğer Mal Hizmetler olmuştur.

Kasım 2020 dönemi esas itibariyle gelecek dönemlerdeki ekonomik değerleri etkileyen çok önemli gelişmelerin yaşandığı bir dönemi oldu.

Kasım 2020 döneminde kayda değer ekonomik gelişmelerin yayında siyasal kapsamda daküresel değişimlere yön veren gelişmeler olmuştur. Kasım ayının hemen başında ABD başkanlık, senato ve temsilciler meclisi seçimlerinde Biden’ın başkanlığa seçilmesi, merkez bankaları para politikasından uygulamaya konulacak maliye politikalarını daha şimdiden şekillendirmeye başladı. Bunun en sıcak örneğini Fed’in yaklaşımlarında hissetmeye başladık bile.

Dışsal faktörlerin yanında Kasım ayı içerisinde Türkiye ekonomisini derinden etkileyen birçokgelişme yaşandı. Kasım ayının ilk yarısında merkez bankası başkanının görevden alınmasının hemen sonrasında Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Bayraktar’ın istifası geldi. Ekonomide çoğu dengeyi değiştireceği beklentilerinin aksine maliyet enflasyonunun önemli kalemlerinden biri olan döviz kurunda zaten çok yukarılara çıkmış seviyeler aniden aynı hızla aşağılara doğru bir seyir izledi.

Tüm bunlara daha çok merkez bankasının faiz artırımı sinyalleri eklendi ve Para Piyasası Kurulu toplantısında da beklendiği gibi politika faizi 475 baz puan artarak bir bakıma piyasa faizine eşitledi. Bunun yanında piyasalarda reform sözcüğünün kullanma sıklığının da eklenmesi ile ekonomide farklı bir güven havası oluştu.

GIDA VE ALKOLSÜZ İÇECEKTE YÜZDE 4 FİYAT ARTIŞI

Öte yandan tüm bu gelişmeler enflasyon sepetine olumlu yansımadı. Özellikle, Covid-19 salgınında ikinci dalganın yaşanması ve hızını artırarak devam etmesi, gıda ve alkolsüz içecek ürün grubunda yüzde 4’leri bulan fiyat artışına neden oldu. “Eğlence ve Kültür” harcamalarının içinde önemli bir yeri kapsayan bilgisayar, dizüstü bilgisayarı ve elektronik eşya fiyatlarında, uzaktan eğitim ve döviz kuru bazlı artışlar bir bakıma fiyatları yaklaşık aylık yüzde 13 artırdı. Buna ulaştırma grubunda akaryakıt zammı etkisinin yarattığı yüzde 5’i aşan enflasyon oranını eklememiz gerekecektir. TÜİK ürün grubunun oluşumunun yanında ENAGRUP’un oluşturduğu ve özellikle de pandemi sürecinde önem kazanan alt gruplara baktığımızda ise, “makarna, pirinç ve bakliyat” grubunda fiyatların aylık olarak yüzde 6.7, diğer yiyecek grubunda yüzde 5.85, tüm giyecek grubunda ise yüzde 6’nın üzerinde arttığını gözlemlemekteyiz.

Tüm bu fiyat değişimlerini yanında analiz edilmesi gereken diğer noktalar da mevcuttur. Bu kapsamda, enflasyonun hayat pahalılığı etkisinin araştırıldığı yaklaşımlarda, fiyatlardaki değişim oranının yanında ürün gruplarında ay içinde yaşanan oynaklığın etkisi önem arz etmektedir.

DAHA ETKİLİ HİSSETTİRİYOR

Özetle, Türkiye ekonomisinde enflasyon baskısı gelirsizliğin etkisiyle kendini daha etkili bir şekilde hissettirmektedir. Bu etkinin cari açığın artmaya başladığı, dolarizasyonun hız kesmeden devam ettiği, işsizliğin geniş anlamda etkisini daha da artırdığı, istihdam kapasitesinde kayda değer artışın olmadığı ve en önemlisi de ekonomik büyüme performansının kalıcı bir şekilde zayıfladığı gerçeğiyle daha uzun süre hissedileceğini belirtmek isteriz. Ayrıca, beklenen reformların gecikmesi durumunda da işsizlikle beraber kalıcı sorunlara neden olacağını belirtmek yanlış olmaz.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu