Songül DündarYazarlar

ÇANAKKALE İÇİNDE VURDULAR BENİ!

Yedi düvel derler ya!
Emperyalizm dedikleri odur işte.
Yani yeni moda deyimle;
“Egemen Güçler!”
Çıkarları söz konusu olduğunda, bir araya gelen, istediği ülkede at koşturan, iktidarlar devirip istediğini getiren, toplumlar arasında huzursuzluk çıkaran, insanları sömüren, gözüne kestirdiği devleti işgal eden, devletleri parçalayan, bölen ve yutan…
Ve
Karşı duran devletlere de haddini bildirmek için bir olup çullanan.
Karşı koy koyabilirsin!
Ama, karşı koyacak yürekler de çıkabiliyor zaman  zaman.
Mehmetçik gibi dev yürekler çıkabiliyor.
Seyit onbaşı gibi 275 kiloluk top mermisini, hop diye sırtlayan aslanlar çıkabiliyor.
Ve
Mustafa Kemal gibi, bir deha komutan çıkabiliyor.
Mustafa Kemal komutasındaki ihtiyat tümeni Çanakkale/Kocaçimen mevkinde dinlenirken, kendisi de etrafta keşif yapmak üzere atıyla, Conkbayırı yokuşuna doğru tırmanmaya başlıyor. Gelin bundan sonrasını Atatürk’ün kendisinden dinleyelim.

“Tepeden aşağı doğru kaçan, diğer Türk birlikleriyle karşılaşınca, niçin kaçtıklarını sordum. ‘Efendim düşman’ dediler. Nerede diye sorduğumda ‘İşte’ diye 261 rakımlı tepeyi gösterdiler. Düşmanın bir avcı hattı serbestçe ileriye doğru yürüyordu. Kaçan efrada “düşmandan kaçılmaz” dedim. ‘Cephanemiz kalmadı efendim.’Dediler. “Cephaneniz yoksa süngünüz var.” Dedim ve “süngü tak, yere yat” emrini verdim. Bizim bu askerimiz süngü takıp yere yatınca, karşıdan gelen düşman askeri de yere yattı. Savaşı kazandığımız an işte o andır.”

Atatürk o sıralarda birliklerine Conkbayırı’na hareket etme emri vermiş olduğundan, düşmanın duraklaması sonucunda Conkbayırı düşmeden 57. alay yetişti. Mustafa Kemal, komutasındaki 57. alaya, savaşın kaderini değiştirecek ve dünya savaş literatürüne geçecek bir emir veriyordu, “Ben size taarruz emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum.”

Mustafa Kemal gibi deha bir komutanın vermiş olduğu bu emre itaat eden Mehmetçik, büyük komutanın verdiği emri yerine getiriyor ve canı pahasına savaşı kazanıyordu.
Ne Yedi Düvel, ne Egemen Güçler, ne de Emperyalizm, hiç biri bu güç karşısında duramıyordu.
İşte Çanakkale destanı, böyle yazıldı.
Biz de, vatanı kurtarmak adına, komutanın verdiği ölüm emrine koşan, ölümsüz, Mehmetçikleri, türkülerimizle yüreklerimize nakış nakış işledik. İçimiz burkularak, ama gururla söylediğimiz;

Çanakkale içinde vurdular beni
Ölmeden mezara koydular beni
Oooof gençliğim eyvah

Çanakkale içinde aynalı çarşı
Ana ben gidiyorum düşmana karşı
Oooof gençliğim eyvah

Çanakkale içinde bir dolu testi
Analar babalar umudu kesti
Oooof gençliğim eyvah

Aynı duygularla ve  “ÇANAKKALE” şiirimle  sizleri başbaşa bırakıyorum.

ÇANAKKALE

Türk ordusu kahramanca vuruştu
Çanakkale koç yiğitler yuvası
Mehmetçikler yüreklerde buluştu
Çanakkale koç yiğitler yuvası

Tek yürek tek yumruk eri erbaşı
Tarih yazdı Çanakkale Savaşı
Sırtladı mermiyi Seyit Onbaşı
Çanakkale koç yiğitler yuvası

Bozguna uğradı düşman sürüsü
Haklı çıktı lider Atam dehası
Bir mucize Nusret Mayın Gemisi
Çanakkale koç yiğitler yuvası

Zafer bizim oldu iman gücüyle
Karşı koydu süngü takan eriyle
Ölümü öldürdü ölüm emriyle
Çanakkale koç yiğitler yuvası

Gülüm Ana bayrak bizim şanımız
Vatan için akar asil kanımız
Yurt uğruna feda olsun canımız
Çanakkale koç yiğitler yuvası

Her 18 Mart geldiğinde; Çanakkale yiğitlerini gururla anıyoruz ve anacağız.
Ruhunuz şad olsun Çanakkale Aslanları ve tüm şehitlerimiz…
Ruhun şad olsun Çanakkale komutanı, ölümsüz lider Yüce Atatürk…

Songül DÜNDAR
Araştırmacı/şair/yazar
[email protected]

Yazarın Kitapları

Cezo GardaşŞöför AğaSavaşların KadınıDamladan DeryayaHingilleme
Zalımların mazlumlara zulmünü Cezo Gardaş romanında görürsün Güçlülerin zayıflara hükmünü Cezo Gardaş romanında görürsün Barış kalkanını savaş okunu Cezo Gardaş romanında görürsün Uygarlıklar barbarlığın kodunu Cezo Gardaş romanında görürsün İlmin cehalete hükmedişini Cezo Gardaş romanında görürsün İyiyle kötünün çelişkisini Cezo Gardaş romanında görürsün Uygarlıkla medeniyet farkını Cezo Gardaş romanında görürsün Garibanı ezenlerin çarkını Cezo Gardaş romanında görürsün Emekçiyi sömürenin fendini Cezo Gardaş romanında görürsün Seven ile sevmeyenin kalbini Cezo Gardaş romanında görürsün Bütün insanlığı sizi ve bizi Cezo Gardaş romanında görürsün Tezi antitezi ve de sentezi Cezo Gardaş romanında görürsün
Bu kitapta; Güneş parlaklığı gibi, İçinizi ısıtan satırlar bulacaksınız. Bu kitapta; Yavrusunu saran bir ana kucağı gibi, Halkın sıcaklığını bulacaksınız. Bu kitapta; Emekçi elinin tarlada ayrık otu ayıkladığı gibi, Özeleştiriyi bulacaksınız. Bu kitapta; Şehidin toprağıyla bütünleştiği gibi, Vatan bütünlüğünü bulacaksınız. Bu kitapta; ?Can sağ iken yurt vermeyiz? diyen âşık Şenlik gibi, Yurt ve bayrak sevgisini bulacaksınız Bu kitapta; Halk uğruna ipe giden Pir Sultan gibi, Toplum aşkını bulacaksınız. Bu kitapta; En-el Hak diyen Mansur gibi, Tasavvuf gerçeğini bulacaksınız. Bu kitapta; Yunus Emre?nin ılık nefesi gibi, İnsan sevgisini bulacaksınız. Bu kitapta; ?Eline, beline, diline sahip ol? diyen Bektaşi Veli gibi, Halkın ahlak değerlerini bulacaksınız. Bu kitapta; ?Kim olursan ol gel? diyen Mevlana gibi, Hoşgörü dünyasını bulacaksınız. Bu kitapta; Bir genç kızın işlediği, nakış nakış kilim gibi, Halk kültürünü bulacaksınız. Bu kitapta; Halk kültürü deryasında, dalgalarla boğuşan bir gemi gibi, Hayatın gerçeğini ve ŞOFÖR AGA?yı bulacaksınız
Bu Romanda; Kadının Atatürk Türkiye?sindeki çehresini bulacaksınız. Kadının özgür kişiliğini bulacaksınız. Kadının iş hayatındaki beyin gücünü ve alın terini bulacaksınız. Kadının evindeki emekçi ellerini bulacaksınız. Kadının yaşam mücadelesini bulacaksınız. Kadının bilgi ve becerisini bulacaksınız. Kadının toplumdaki tarihsel önemini bulacaksınız. Kadının köyden, şehri kucaklayan kollarını bulacaksınız. Kadının ana sevgisini bulacaksınız. Kadınının dinmeyen gözyaşlarını bulacaksınız. Kadının toplumdaki aydınlık yüzünü bulacaksınız. Kadının haksızlığa başkaldırışını bulacaksınız. Kadının savaşlara karşı duruşunu bulacaksınız. Savaşların Kadını?nı bulacaksınız.
“DAMLADAN DERYAYA” kitabı; Songül Dündar’ın çıkarmış olduğu dördüncü kitap olup, dört kitabı çağrıştırıyor. Dündar büyük Ozan Pir Sultan Abdal’ın “Elim tutmaz güllerini dermeye/ Dilim varmaz hasta halin sormaya / Dört Kitab’ın cevabını vermeye / Sazım düzen tutmaz tel bozuk bozuk“ dörtlüğünü de kitabından ilham kaynağı olarak kullanmış. Dündar’ın son kitabı, halk Kültürü ve doğaçlama şiir alanında araştırma ve inceleme kitabı olup, tamamı halk ozanları ve aşıkları içeriyor. “Damladan deryaya” aynı zamanda Songül Dündar’ın “Şoför Aga” adlı öykü kitabı, “Savaşların Kadını” adlı romanı ve “Cezo Gardaş” adlı romanında olduğu gibi, tamamen sosyal içerikli olup, Pir Sultan Abdal’ı çağrıştırmakta… “Damladan deryaya” Songül Dündar’ın büyük emekleriyle; bir tarafına rakip Ozan ve Âşıkları koyduğu, diğer tarafına ise Aşık Dündar’ı koyduğu bir doğaçlama şiir fırtınasıdır. Yani bu doğaçlama şiir fırtınasında, doğaçlamanın bir tarafında kesinlikle Aşık Dündar bulunmaktadır. “Âşık Dündar ise şöyle demiştir: Kerem’in aşkıyla gönlüm tutuştu / Yunus ile hak yolunda buluştu / Aldım PİR SULTAN’ın toplum aşkını / ŞENLİK meclisinden DÜNDAR oluştu.” Görüldüğü üzre terazinin bir tarafında yine Pir Sultan bulunmaktadır İşte böyle… Araştırmacı, Roman ve Öykü yazarı Songül Dündar, durmamış, dinlenmemiş; kapı kapı dolaşmış, ilmik ilmik dokumuş, zerre zerre biriktirmiş ve DAMLADAN, koca bir DERYA oluşturmuş. Oluşan bu kitabın adına da “DAMLADAN DERYAYA” adını vermiş.
TEREKEME FIKRA VE GÜLMECELERİNDEN BİR DEMET…
Dost okurlarım, hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum…
Yolculuğunuza yoldaş, yalnızlığınıza ses, daraldığınızda nefes, yüzünüze gülücük olacağına inandığım ve Terekeme şivesinde GÜLME anlamına gelen, HİNGİLLEME adlı kitabımı yüreğinize emanet ediyorum. O sizi gülümsetecek, siz de onu çok seveceksiniz.
Gazeteci köşe yazarı olarak, çok sayıda ve çeşitli konularda yıllardır makale yazmaktayım. Zaman zaman serbest şiir de yazıyorum. Ama benim asıl ilgi alanım; didaktik, kültürel ve yaşanmış olaylarla ilgili, roman ve öykü yazarlığıdır. Hal böyle olunca; bilimsel ve kültürel araştırmalar yapmak; aha bu yüreğimde adeta tutku halini almıştır. Bu nedenle; bol miktarda araştırma dokümanı bilgi dağarcığımda birikmiştir. Bu cümleden olmak üzere; her türlü yaşanmış öykü, fıkra, öykülü türküler ve yaşanmış hayat hikâyeleri ile arşivim dolu doludur. Doğduğum, büyüdüğüm ve ait olduğum etnik kültür birikimim de cabası. Üstüne üstlük; eşim, halk ozanıÂşık Selahattin Dündar’ın halk kültürü danışmanım oluşu da ballı börek!
Ben, Kars ili Terekeme kültürüne mensubum. Hal böyle olunca, zaten var olan Terekeme kültür birikimim üzerine araştırmalarımı da koyduğumda, şu an elinizde bulunan, “Terekeme/ Fıkra ve Gülmeceleri” kitabı vücut bulmuş oldu.
Çok zengin bir kültür olan Terekeme Kültürü; ozanlarıyla, âşıklarıyla, şairleriyle, ifacılarıyla, icracılarıyla, yazarlarıyla, ilim ve bilim adamlarıyla kitaplara sığmayacak kadar engin, ciltlere sığmayacak kadar zengin bir deryadır. Elinizdeki HİNGİLLEME/GÜLME isimli kitap, o deryada sadece bir damladır.
Terekemeler hakkında soy ve boy bilgisini, kitabın en sonunda özet olarak bulacaksınız. Bu size sadece elinizdeki kitabı okurken yardımcı olmayı amaçlamaktadır. TEREKEMELER konusunda daha geniş bilgi edinmek isteyen okurlarımız; Selahattin Dündar’ın, TEREKEMELER adlı soy ve boy araştırmaları kitabından yararlanabilirler.
HİNGİLLEME isimli elinizdeki kitabınızın anlatım diline yardımcı olmak üzere, kitabın sonunda Terekeme şivesinde harflerin okunuşu ve kelime anlamları mevcuttur. Terekeme şivesini bilmeyen veya az bilen okurlarıma, öncelikle bu bölümü okumalarını tavsiye ederim.
HİNGİLLEME’nin gülümseyen yüzü ile sizleri baş başa bırakıyorum.
İyi okumalar… Saygılarımla…

 

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu