Emine Erdoğan: Türk mutfağı, atıksız mutfak kategorisinde birinci sırada
Emine Erdoğan, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından bakanlığın merkez kampüsünde düzenlenen “Gıdanı Koru Sofrana Sahip Çık” etkinliğine katıldı. Etkinliğe, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Türkiye Temsilcisi ve Orta Asya Alt Bölge Koordinatörü Viorel Gutu ve kampanya paydaşları ile kamu ve özel sektörden çok sayıda temsilci katıldı.
Emine Erdoğan, burada yaptığı konuşmada gıdanın korunması, yani geleceğin konuşulacağı bir etkinlikte olmaktan büyük memnuniyet duyduğunu belirterek, “Gıdanı Koru Projesi’ni zorlu salgın şartlarında devam ettiren Tarım ve Orman Bakanlığımızı kutluyorum. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütüne işbirlikleri için şükranlarımı sunuyorum.” dedi.
Emine Erdoğan, “Sen de Söz Ver” kampanyasına katılıp, gıdasını israf etmeyeceğine söz veren, sorumluluk sahibi 850 bin vicdanlı kişiye teşekkür ederken, “En yüksek sayıda online imzayı alarak bir rekor kıran bu kampanya takdire şayandır. Aramızda özel sektörden, STK’lardan, uluslararası kuruluşlardan, akademiden, medyadan, çok önemli isimler ve kanaat önderleri var. Hepiniz hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.” diye konuştu.
Çelişkilerle dolu bir dünyada yaşanıldığını belirten Emine Erdoğan, “Bir yanda yerkürede açlıktan ölen insanlar, bir yanda israf edilen tonlarca gıda var. Bildiğiniz gibi uluslararası örgütler zaman zaman bazı rakamlar açıklıyor. Bu rakamların çizdiği tablo içine düştüğümüz acıklı hali gözler önüne seriyor.” ifadelerini kullandı.
“Dünyada her 9 kişiden biri, açlıkla mücadele ediyor”
Emine Erdoğan, dünyada her 9 kişiden birinin açlıkla mücadele ettiğini belirterek, şöyle konuştu:
“Bu, yaklaşık 821 milyon insan demek. Öte yandan 670 milyon yetişkin ve 140 milyon genç obezite ile mücadele ediyor. Tüm dünyada tarladan satış noktalarına kadar, her yüz gıdadan 14’ü ziyan oluyor. Soframıza ulaşana kadar ise her yüz gıdadan 33’ü çöpe gidiyor. Gelişmiş ülkeler gıdayı daha çok marketlerde veya evlerinde israf ediyorlar. Bunun ekonomik bedeli 680 milyar dolardır. Gelişmekte olan ülkelerde ise gıda sofralarına gelmeden önce ziyan oluyor. Altyapı ve teknoloji yetersizliği hasatta, depolamada ve taşımada yaşanan kayıpların sebebidir. Bunun ekonomik bedeli ise 310 milyar dolardır. Yani çöpe giden gıdanın değeri 1 trilyon dolar.”
İsraf edilen gıdanın 3’te 1’inin dünyadaki tüm aç insanları doyurmaya yeteceğine işaret eden Emine Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Son derece üzülerek söylüyorum ki ülkemiz de bu durumdan muaf değil. Günlük 4,9 milyon somun ekmek çöpe gidiyor. Taze meyve sebzenin israf oranı yüzde 50. Birleşmiş Milletler Çevre Programı, 2019’da yayınladığı bir raporda gıda israfının yüzde 61’inin evlerde gerçekleştiğini söylüyor. Ülkeler arası seyahat eden yiyeceklerin, üretimden dağıtıma kadar, sera gazı salınımına katkısı, yüzde 6 ve maalesef buna benzer birçok rakam, uzun bir liste olarak önümüzde uzadıkça uzuyor.”
“Gıda israfına tüm dünya olarak devam ediyoruz”
Emine Erdoğan, bir yandan iklim değişikliği ile mücadele edilirken bir yandan iklim değişikliğinde büyük payı olan gıda israfına tüm dünya olarak devam edildiğini vurgulayarak, “Sadece ülkemizde değil, tüm toplumlarda yemek, kültürün en önde gelen unsurlarından biridir. Her toplumun yeme içme adabı vardır. Bizim için yemek, en başta nimettir ve şifa aracıdır. İsraf edilmesi kabul edilmeyeceği gibi edebin dışında yemek yemek, insanın kendi haysiyetini ayaklar altına alır.” diye konuştu.
Konuşmasında İmam Gazali’nin “yemek yiyen kişinin, küçük lokmalarla yemesi ve ağzındaki bitmeden, elini diğerine uzatmaması gerektiği”ne ilişkin sözlerini anımsatan Emine Erdoğan, şunları söyledi:
“Adap kitaplarında sofraya ancak yetecek kadar yemek getirilmesi tembihlenir. İhtiyaçtan fazlasını sunmanın görgüsüzlük olduğu söylenir. Oysa geldiğimiz noktada ikram, güç gösterme aracına dönüştü. Açık büfelerin sonsuz çeşitliliği karşısında insanların çığırından çıkmış tüketim davranışları, başlı başına bir meseledir. İnsanın yalnızca iştahtan ibaret, kontrolsüz bir varlığa dönmüş olduğunu görüyoruz. İsrafla mücadelede geliştirilen eylem planlarının başında değerlerimizi hatırlamak geliyor.”
“Türk mutfağı, atıksız mutfak kategorisinde birinci sırada”
Küreselleşen dünyada insanların birbirinden kültür alışverişi yapacaksa hazcılığı değil, tevazu öğretilerini ödünç alması gerektiğini belirten Emine Erdoğan, şöyle devam etti:
“Aramızda çok kıymetli şeflerimiz var. Eminim onlar da benimle aynı fikirde olacaklardır. Türk mutfağı atıksız mutfak kategorisinde birinci sırada yer alır. Mutfak kültürümüzde, kalan her yiyecek bir başka ürüne dönüşebilir. Turşular, sirkeler, şerbetler şifa kaynağıdır. Osmanlı mutfağında öyle reçeteler vardır ki hekim tavsiyesiyle hazırlanır. Ruhsal hastalıklardan, vücudun zindelik kazanmasına kadar, iyileştirici etkiler sunar. Bunların hiçbirini, paketli gıdalarda bulamazsınız. Dolayısıyla dünyada, geleneksel mutfaklara yönelik artan ilginin, gıda israfını önlemede çok önemli olduğuna inanıyorum.”
Emine Erdoğan yurt dışı temasları sırasında, Afrika ülkelerinin çoğunu ziyaret ettiğini hatırlatarak, “Orada görüp, şahit olduğum hüzünlü insan manzaraları, bir ömür benimle yaşayacak. Dünyanın bir yanında çocuklar bir lokma ekmeğe, bir bardak temiz suya muhtaç yaşıyorlar. Dünyanın başka bir yanında ise insanların bir ısırık alıp bıraktığı tonlarca yemek çöpe gidiyor.” dedi.
“Küresel seferberlikle bu utançtan kurtulabiliriz”
Küresel bir seferberlikle bireysel davranışların da değiştirilerek insanlığın içine düştüğü bu utançtan kurtarılabileceğine işaret eden Emine Erdoğan, “Gelin, hep birlikte basit önlemler alalım. Mesela, alışverişe çıkmadan önce, alınacaklar listesi hazırlayalım. Porsiyonlarımızı küçültelim. Sadece ihtiyacımız kadarını alıp, bozulacağını bildiğimiz yiyecekleri istiflemekten vazgeçelim.” şeklinde konuştu.
Emine Erdoğan, geleneksel mutfak kültürünün arttırılması ve atıksız mutfağın püf noktalarının uygulanmasının önemine değinerek, şunları söyledi:
“Meyve ve sebzeleri mutlaka mevsiminde tüketelim ve en önemlisi, insana yakışır bir şekilde, yiyip içmenin kurallarını çocuklarımıza da öğretelim. Makro planda ise çok önemli bir formül mevcut. Gıda israfını engellemek için dünyada benimsenen en önemli uygulama, gıda bankacılığıdır. Gıdalar israf olmadan, bunların değerlendirilmesi mümkündür. Toplumumuzda bu konuda bilinç artırılmalı. Kurumlarımızla işbirliği içinde israfı engellemeliyiz. Tüm belediyelerimizin gıda bankacılığı işini ciddiye almaları gerektiğini düşünüyorum. Bu konuda gerekli yasal düzenlemelerin hızla yapılmasını temenni ediyorum.”
Konuşmasının sonunda insanların attığı her adımda, ardında bıraktığı her izde dünyaya iyi ya da kötü bir katkı yaptığını söyleyen Erdoğan, “Her gıdanın topraktan tabağa serüveninde ne emekler harcandığını bilerek, gıdaları asla israf etmeyelim. İnsan emeğine ve nimete olan hürmeti yeniden hatırlayalım.” ifadesini kullandı.
Emine Erdoğan etkinlikte, Avusturyalı fotoğraf sanatçısı Klaus Pichler’in “Grown for a Bin” (Çöpe Atılmak için Yetiştirilmiş) isimli fotoğraf sergisini de gezdi.
Konuşmaların ardından Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, internet sayfası üzerinden vatandaşların katılımıyla verilen 790 bin söz ile “Çevresel sürdürülebilirlik konusunda dünyada en çok söz verilen kampanya” rekorunun Guinness nezdinde tescil belgesini Emine Erdoğan’a hediye olarak verdi.