‘Sendika özgürlüğü ihlal edildi’
Davada, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı, İspark AŞ, İston AŞ, İsfalt AŞ, İsbak AŞ. ve Kültür AŞ ile İETT Genel Müdürlüğü’nü toplayarak tamamı ile ilgili yapmış olduğu yetki tespitine itiraz edildi. Dava dilekçesinde, bakanlık tarafından yapılan tespitin yasaya, Yargıtay kararlarına ve bizzat bakanlığın kendi yerleşik uygulamalarına aykırı olduğu vurgulandı. Toplu iş sözleşmesi anlamında birlikte düşünülmesi hukuken imkânsız olan üç farklı hukuki statüde, 7 farklı tüzel kişiliğin yasaya aykırı şekilde bir araya toplanarak yetki tespiti yapılmaya çalışıldığına dikkat çekildi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin kamu kurumu vazfına haiz, idari ve mali özerkliğe sahip kamu tüzel kişisi, diğer yerlerin ise belediye şirketleri konumunda bulunduklarına işaret edilen başvuruda, bu şirketlerin her birisinin ayrı tüzel kişiliği bulunduğu, özel hukuk tüzel kişisi vasfına sahip oldukları vurgulandı. İETT’nin ise diğerlerinden tamamen farklı hukuki özelliğe sahip, ayrı tüzel kişiliği olan, yasayla kurulan bağlı kuruluş olduğuna dikkat çekilen başvuruda, bakanlığın ise her birisi ayrı tüzel kişiliğe sahip, farklı hukuki yapıdaki 7 farklı tüzel kişilik işletmesini hiçbir hukuki dayanağı olmadan, yasaya açıkça aykırı olarak toplayarak işlem yaptığı kaydedildi. Belediye-İş, ayrı tüzel kişiliği olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ayrı bir işletme, belediye şirketlerinin ayrı ayrı birer işletme, İETT’nin ise tamamen farklı hukuki yapıda başka bir işletme olduğunu belirterek, Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Yasası’na dikkat çekti. Yasada, işletme toplu iş sözleşmesinin “bir gerçek veya tüzel kişiye ya da bir kamu kurumu veya kuruluşuna ait aynı işkolundaki birden çok iş yerini kapsayan sözleşme” şeklinde tanımlandığını belirten Belediye-İş, yine aynı yasada “Bir gerçek veya tüzel kişiye veya bir kamu kurum veya kuruluşuna ait aynı işkolunda birden çok işyerinin bulunduğu işyerlerinde toplu iş sözleşmesi ancak işletme düzeyinde yapılabilir” hükmünün yer aldığını bildirdi.
‘ÖZGÜRLÜĞE AYKIRI’
Başvuruda, yasanın bu açık hükmüne karşın bakanlık tarafından 3 farklı hukuki statüdeki 7 farklı tüzel kişiliğin toplanarak tamamı için tek yetki tespiti yapıldığı belirtilerek, 7 farklı tüzel kişilik işletmelerinin önceki toplu iş sözleşmelerine bakıldığında, daha önce böyle bir yasaya aykırılığın yapılmadığı, her bir tüzel kişilik işletmesi için ayrı ayrı yetki tespiti yapıldığı, ayrı toplu iş sözleşmeleri imzalandığı kaydedildi.
Belirtilen 7 ayrı tüzel kişilik işletmeleri ile benzer yapıdaki, farklı illerdeki tüzel kişilikler işletmeleri için de bakanlığın genel uygulamasının her bir tüzel kişilik işletmeleri için ayrı ayrı yetki tespiti yapılması şeklinde olduğunu dile getiren Belediye-İş, şöyle devam etti:
“Bakanlık tarafından yapılan tespit, haksız, hukuka ve bizzat bakanlığın kendi uygulamalarına, işçilerin sendika seçme hak ve özgürlüğüne aykırıdır. Bakanlığın kanuna aykırı yetki tespitleri, kaynağını anayasamızdan alan işçilerin özgür iradeleri ile sendika seçme, bir sendikaya üye olma ya da olmama özgürlüğünü de açıkça ihlal etmektedir. Toplam 7 farklı tüzel kişilik işletmesinin her birisinde işçilerin farklı sendikal tercihleri olabilir. Bu çok doğal ve sendika seçme özgürlüğüne tamamen uygundur. Emredici ve kamu düzenine ilişkin kanun hükümlerine açıkça aykırı yetki tespiti ile işçilerin bu temel, anayasal hakkı elinden alınmış, açıkça işçilerin iradeleri hiçe sayılmıştır.”
Başvuruda, sendika üyelik ve istifa işlemlerinin e-devlet üzerinden yapıldığı, bakanlık tarafından da anında görüldüğüne dikkat çekilirken, buna karşın bakanlığın 11 ay bekledikten sonra yasaya aykırı bu uygulamayı yaptığı kaydedildi. Ortalama 2 veya 3 haftada tespit yapılabildiğine işaret eden Belediye-İş, bu kadar uzun süre beklenip tespit yapılan başka bir örnek olmadığını da dile getirdi.