Sağlık

“Nisan ve mayıs aylarında en yüksek seviyeye ulaşıyor”

Alerji ve İmmünoloji Uzmanı Prof. Dr. Ali Şengül, bahar alerjisinde en sık görülen belirtilerin hapşırma, burun akıntısı, burun kaşıntısı, burun tıkanıklığı ve koku alamama, geniz akıntısı, damakta kaşıntı, gözlerde kaşıntı, gözlerde sulanma, gözlerde kızarıklık, kulakta kaşıntı, öksürük, nefes darlığı, hırıltılı solunum, ciltte kaşıntı ve kabarma olduğunu aktardı.

YAN ETKİLERE NEDEN OLUYOR

Bahar alerjisi olanların bazen çevrelerindeki kişilerin yönlendirmesi ile bazen de konunun uzmanı olmayan hekimlerden yeterli yanıt alamadıklarından dolayı yaşadıkları çaresizlik ile alternatif tedavi yöntemlerine başvurduğunu belirten Şengül, şunları kaydetti:

“Çeşitli ot ve tohumların kaynatılarak ya da benzer şekillerde kullanıldığı bu tedaviler çoğunlukla bir fayda sağlamadığı gibi zaman zaman ciddi yan etkiler nedeniyle çeşitli organ ve doku hasarlarına da yol açabilmektedir. Tedavi olmak isterken başka ciddi rahatsızlıklara da yol açma riski olan bu uygulamalardan kaçınılmalı ve modern tıbbın gereklerine sığınmaya özen gösterilmelidir. Bahar alerjisi olanların ev içinde alabilecekleri etkin bir tedbir ne yazık ki yoktur.

Evi havalandırmak için özellikle polen salınımının yoğun olduğu sabah saatlerinde pencereleri açmamak, havanın durgun olduğu saatlerde havalandırmak önemlidir. Pencereleri sürekli kapalı tutmak da doğru değildir. Bu durumda ev akarları ve küf yoğunluğu artarak başka alerjik reaksiyonlara da yol açılabilir. Özellikle evcil hayvan varlığında havalandırmayı uygun saatlerde mutlaka sağlamak gerekir.”


MASKE KULLANIMI KORUMA SAĞLAYABİLİR

Prof. Dr. Ali Şengül, maske kullanımı polenlerden kısmen de olsa koruma sağlayabileceğini, ancak bu korumanın oldukça sınırlı bir düzeyde kalacağını ifade etti.

Polenlerin yalnızca ağız ve burundan değil gözlerden de vücuda ulaşabileceğinin altını çizen Şengül, “Bahar alerjisi olan kişiler Kovid-19 enfeksiyonuna yakalanırlarsa hapşırmalarının şiddeti ve sıklığına bağlı olarak hastalığı yaymada daha büyük bir risk oluştururlar. Küresel iklim değişikliği nedeniyle polen salınımının başlayış ve bitiş zamanlarında değişmeler olacaktır. Ayrıca bitki örtüsü değişiklikleri nedeniyle polen çeşitliliği de artacak. Bu durum kaçınılmaz olarak Bahar alerjilerini de etkileyecektir. Daha uzun süre polen salınımı daha uzun süreli hastalık dönemi demektir.” değerlendirmesinde bulundu.

CİLT TESTLERİ VEYA KAN TESTLERİ İLE TEDAVİ MÜMKÜN

Şengül, tüm alerjik rahatsızlıklarda temel prensibin alerjiye yol açan alerjenlerden korunmak olduğunu belirterek, ancak polenlerin hava hareketleriyle kilometrelerce mesafelere kolayca ulaşabildiği ve çok küçük olmaları nedeniyle küçük aralıklardan bile geçebildikleri için korunmanın oldukça güç olduğunu aktardı.

Polenlere karşı alerjisi olan insanlarda etkeni belirlemenin, tedavi yöntemine karar verebilmek için önemli olduğunu bildiren Şengül, şu bilgileri paylaştı:

“Bu amaçla cilt testleri ile, ya da alerjiye sebep olan IgE sınıfı antikorların saptanmasına yönelik kan testleri ile duyarlı olunan polenler araştırılmalıdır. Havada çok kısa bir süre bulunabilen polen alerjilerinde semptomları giderecek bir tedavi yeterli olabilir. Bu amaçla spray ve tablet şeklinde kullanılabilecek antialerjik ilaçlar faydalı olabilir.

Uzun süre polen yayan bitkilerin sebep olduğu alerjilerde ise sürekli ilaç kullanmanın olumsuz etkileri göz önüne alınarak alerjenlere karşı duyarlılığı önlemeye yönelik tedaviler gerekir. Halk arasında aşı tedavisi olarak da adlandırılan immünoterapi ile bu mümkündür. Alerjenlere karşı tolerans geliştirmek için saflaştırılmış polen extreleri belirli dozlarda hastaya verilerek koruyucu antikorlar oluşturma esasına dayanan bu yöntem ile hastalığın tamamen ya da kısmen tedavisi mümkündür.”

Hürtürk Haber

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu