Mehmet Eymür işkenceleri tek tek anlattı: Kayıp MİT’çiler, Gladio ve Ergenekon itirafı
Eski MİT Kontrterör Daire Başkanı Mehmet Eymür, T24 Ankara Temsilcisi Gökçer Tahincioğlu’na dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
İşkenceyi kabul eden Eymür, “Dündar Kılıç’ın size yönelik ağır suçlamaları var. İşkence yaptınız mı?” sorusun, “İşkence sayılmaz. Zaten oraya düşmek işkence sayılır. Gözleri kapalı devamlı, küçük bir hücrede kalıyor. Oraya düşmek yeterli.” diye yanıt verdi.
Röportajın ilgili kısımları şöyle:
– Hep bahsediliyor ama kaba dayak, elektrik vs. gibi yöntemlerden. O yöntemler yok muydu?
Vardı.
– Siz yaptınız mı?
Yapmışımdır.
– Pişmanlık duyuyor musunuz?
Duymam, çünkü aşırı bir şey yapmadık. Daha çok taktikleri kullanmak istedim. Bizim hanım arkadaşları bağırtırdık. “Kızını aldık” derdik sonra suçluya. Bağıran bizim arkadaşımız. “Konuşacaksan konuş sıkıntıya girecekler yoksa” derdik mesela. Tiyatro yapardık biraz.
– Bu işkence değil mi, teşkilatta bunun eğitimi var mı?
Bizim meslekler akıl mesleği. Aklın varsa formüller buluyorsun. İlla işkence yapmak şart değil. Mühim olan konuşturabilmek.”
– Kızıldere’de ve Ulaş Bardakçı’nın öldürüldüğü operasyonda yargısız infaz yapılmadı mı?
Bu operasyonlarda vardım. Yargısız infaz yoktu, ben de ölebilirdim. Milim kaldı ölmeme… Bardakçı’nın kaldığı eve gittik. Kolejli bir kızın eviydi. Bina sahibi Mahmut Dikler’di. Siyasi şubenin başıydı Dikler. Evde girdik arama yaptık. Peruk buldum ben bir odada, yatak odasında. Aldım peruğu evin kiracısı olan Lale Arıkdal’a gittim, bu peruk kimin dedim. O arkadaşımın dedi. O arada bir kıyamet koptu. Benim girdiğim odaya giren polis memuru, fermuarlı dolabı açıyor. Ben de bakabilirdim orada, bakmadım. Kıza sormam beni kurtardı. Polis memuru yaralandı. Ağır yaralandı. Karnından yedi. O da ateş ediyor, dolap yıkılıyor. Ulaş Bardakçı böyle öldü. Dışarıdan da ateş açtılar bizimkiler. “Biz varız içeride” dedik. Hayatta kalmamız tesadüf. Kızıldere’de de yok yargısız infaz. Biz bir kere çok ikna etmeye çalıştık. Sonra keskin nişancı vuruyor Mahir Çayan’ı, öyle başlıyor. Damdayken vuruyor.
– Siz niye bu operasyonlardasınız?
“BAŞKA TÜRLÜ KONUŞMA İMKÂNI YOKSA İŞKENCE OLABİLİR”
– Ziverbey Köşkü’nde başka kimleri sorguladınız?
Ziverbey zaten kısa süre kullanıldı. O dönemin sorgularında bir ay falan çalıştım. (Ziverbey’de sorgulanan ve Ziverbey Köşkü adlı kitabı yazan) İlhan Selçuk’ların döneminde yoktum.
– Ziverbey bir işkence merkezi miydi?
Herkese yapılıyor diye söylemek mümkün değil. Ama yapılan da vardı. Mesela bir kurye vardı. Bana dert yanardı. Bugün elektrik tedavisi yok mu, romatizmalarım azdı diye dalga geçiyordu.
– Bu size normal mi geliyor. Sistematik işkence yöntemleri bunlar. Bunların suç olması gerekmez mi? Ama siz hâlâ devlet için gerekli, diyorsunuz.
Hayır, başka türlü konuşma imkânı yoksa olabilir. Hâlâ da öyle düşünüyorum. Çünkü çok inatçı tipler var. Başka türlü konuşturmak çok zor.
– Ama hep bu şekilde birisini konuşturmak suç, hem de bu yöntemle insanın üstüne suç da atılabilir…
Sorguculuk o hakikati öğrenebilme meselesi zaten. Bir tek işkence yapmak değil sorguculuk.
– Çok sayıda insan faili olmadığı eylemleri üstlenmek zorunda kalmadı mı?
Vardı, iyi sorgucu arkadaşlarımız vardı.
– Peki bitti mi, bu yöntemler uygulanıyor mu?
E daha ağırları var. Ölümler var. Kayıp MİT mensubu var sorguya alınan…
– Çok sayıda kişi ortadan kayboldu, bunlar istihbarat operasyonu mudur?
E tabii öyle. Ayrıca kimse işkence yapmayı muteber bir şey gibi görmez. Ancak sadist ruhlu insanlar böyle bakar. Ama çok büyük bir kavganın içerisine giriyorsunuz. O kavgada galip gelmeniz lazım. Yoksa ipin ucu kaçıyor.
– Karşıdakini hasım olarak mı görüyorsunuz?
Tabii.
– 90’larda yapılan operasyonların bazıları nedeniyle Türkiye, AİHM’de mahkûm oldu. Yargısız infaz mahkûmiyetleri var. Yakın mesafeden atış, işkence…
Onları tasvip etmiyorum. Bildiğim kadarıyla, çok bilmiyorum. Arşivlerde olmayan çok konular vardır…”
“GLADIO DEDİKLERİ YAPI BÖYLEDİR”
– Yapılan ya da engellenen başkaca eylemler var mı, Murat Bozlak’a (eski HADEP Genel Başkanı) suikasti engellediğinizi söylemiştiniz.
Kaşif Kozinoğlu, bana bağlıydı ama o planlamış. Ben onun tahkikatını yaptım. Engelledik.
– Somut engellenen başka olay?
Yavuz Ataç (eski MİT mensubu) olayı var, Amerikalılarla çalışan. Yazılı bilgiler var hakkında. Çakıcı’ya pasaport verme olayı var kendisinin. Benim makamımı bastı. Silah koymuş beline geldi. Zorla içeri girdi. Yumruk yumruğa girdik. Bundan dolayı ikimiz de ceza aldık. Çakıcı’nın mesajını getiriyormuş. Tehdit etti beni resmen. Çakıcı yakalansın istiyordum ben Amerika’da. Çakıcı’yı yoksa biz sadece bir operasyonda kullandık. Almanya’daki bir operasyondu. PKK’ya karşı bir operasyon. Başarısız olundu bu operasyonda. Hatta sızma oldu… Ben başka bir görev vermedim. O tarihlerde Korkut Eken eğitimini veriyordu. Çakıcı’nın iki sağlam adamı vardı. Onlar bu işlerdeydi. Biri öldü. Eken, puanının düşük olduğunu söylüyordu.
– MİT alıp böyle yetiştiriyor muydu?
İşte alıp böyle eylemlerde kullanılacaksa olabilirdi, eğitim verilirdi.
– Maraş, Çorum, Sivas katliamları var, yöntem bu mudur? Gladio böyle mi oluşur?
Ordu yapıyordu bazı eğitimleri. Bu konularla ilgisini bilmem ama. Gladio dedikleri yapı böyledir.
“GLADIO HÂLÂ OLABİLİR”
– Ergenekon’da etkiniz var mı, savcılara bilgi verdiniz mi operasyonun başında?
Ben Ergenekon’un yine Perinçek’in başında olduğu yapıdan çıktığını sanıyorum. O belgeler onun masasından çıktı. Türkiye’ye çok zarar veren bir adam Perinçek. Ben televizyonlarda kaç kere “Hiram Abas’ı öldürten sensin” diye söyledim. Ama hiçbir savcı harekete geçmedi. Bilakis, hakaret etti diye tazminat istiyor. Veli Küçük de vardı bu işin içinde. Veli Küçük bu işlere çok meraklı. Perinçek de meraklı. Ben Zekeriya Öz’le görüştüm. Bildiğim şeyleri söyledim. O beni aldırdı önce. “Sanık olarak mı tanık olarak mı aldıralım” dedi. “Siz bilirsiniz” dedim. “Ama birkaç sene sonra size de aynı şeyleri soran olursa beni hatırlayın” dedim.
Ben Ergenekon operasyonunda doğru hareket edilmediğini düşünüyorum. Bir yapı var. Ama bu çizilen yapı mı başka şey mi bilmiyorum. Gladio dediğim yapı hâlâ olabilir.
“BASINDA ÇOK MİT’Çİ VARDIR”
– Ergenekon’da itirafçı olarak kullanılan Tuncay Güney size mi bağlıydı?
Hiç alakam yok. MİT elemanlığı yapmış. Nuri Gündeş’lerin zamanında yapmış. Ben onunla ilgili ‘çift meslekliler’ diye yazdım. Veli Küçük’ün adamıydı.
– Basında bu kadar MİT’çi var mı?
Çok vardır.
– Geriye baktığınızda gerçekten hiç pişmanlık duymuyor musunuz?
Gençken daha serttik. Hatalarım muhakkak olmuştur. Ama hep bunu söylerim. Kitabımda da yazdım. Çok hatam oldu, hataları bıraka bıraka düzgün olmaya çalıştım. Hatalardan ders çıkarttım. Ama hâlâ bazen hiddetleniyorum. Şunu verseler de bir sorgulasalar, diyorum.”