Teknoloji

Kendini tamir eden telefon olur mu?

Kendini yenileme ve tamir etmenin faydalarını bilmek için Teminator 2 filmindeki likit kristal cyborg olmanıza gerek yok. Sonuçta bedenlerimiz bunu sürekli olarak yapıyor. Peki bir gün telefonlarımız da ekranındaki çatlak ve çizikleri iyileştirebilecek mi?

Ocak ayında Samsung “parmak izi lekesi tutmayan ve kendini iyileştirebilen bir materyal” için patent başvurusu yaptı ve bu özelliğin Ocak’ta piyasaya sürülecek S10 modelinde yer alacağına dair söylentiler başladı.

Bir patent alınması o ürünün piyasaya sürüleceğini garanti etmese de bu gelişme yine de yıllardır daha dayanıklı akıllı telefon ekranı bekleyen tüketicileri heyecanlandırmaya yetti.

Peki cansız bir şey kendini nasıl yenileyebilir?

Malzeme bilimi dünyasında işler genellikle yavaş ilerler, bulunan yeni özellikler havalı başlıklarla haber yapılsa da bunların gerçeğe dönmesi zaman alır.

Örneğin kendini tamir eden polimerler geçen yıl Science dergisinde yayınlanan bir makaleyle duyurulmuştu. Kazara bulunan madde, tiyoüre adlı bir madde sayesinde küçük çatlakları yok edebiliyor.

Samsung’un önümüzdeki yıl çıkaracağı telefonlarla ilgili çok sayıda spekülasyon bulunuyor

Çatlayan madde sıkıldığında polimerin içindeki hidrojen atomları zigzaglar çizen bir şekilde birbiriyle yeni bağlar oluşturuyor. Bunun zigzag şekilde gerçekleşmesi de kristallenmeyi önlüyor ve materyalin daha sağlam kalmasını sağlıyor.

Bu gelişme pek çok haber sitesinde yeni telefonlarda yer alabilecek bir özellik olarak aktarılsa da Tokyo Üniversitesi’nden Prof. Takuzo Aida, bu polimerin cep telefonları için uygun olmadığını söylüyor.

Takuzo Aida’nın ekibi kendini tamir eden polimerler üzerine çalışıyor

Science dergisinde yayınlanan araştırmanın yazarlarından olan Prof. Aida, maddenin açık havada günlük kullanımdan kaynaklanacak basınca dayanma gücünün bulunmadığını anlatıyor ve “Bunun başlangıçta kapalı mekanlarda kullanılacak cihazlarda kullanılacağını düşünüyorum” diyor.

University of California’nın geliştirdiği benzer bir polimerin de cep telefonlarında kullanılabileceğine dair haberler yayınlanmıştı. Fakat bu polimer de sadece laboratuvarlarda yapay kas modellerinde test edildi.

Gelecekteki telefonların kendilerini tamir etmesinin başka yolları da olabilir. Cihazların içindeki devreler, Carneige Mellon University’nin test ettiği kendini tamir eden iletkenler sayesinde daha dayanıklı olabilir.

Prof. Aida, geliştirdikleri polimerin henüz açık havada kullanılamayacağını söylüyor

ABI araştırma şirketinden Rian Whitton “Herhangi bir insan müdahalesi olmadan kendini tamir eden elektrik devrelerinin çok farklı alanlarda kullanımı olabilir” diyor.

Fakat bu teknolojiden en fazla faydalanacak olanlar daha özel ihtiyaçları bulunanlar olacak. Whitton buna örnek olarak acil durum ekipleri veya askerleri gibi risk altında çalışanlara yönelik kullanımı gösteriyor.

Bu tür kendini tamir eden malzemelerden bazıları halihazırda kullanımda.

Eindhoven University of Technology’den Sandra Lucas, “Bunun örneklerini bazı kaplamalarda, bazı otomobil boyalarında görebilirsiniz” diyor.

Şirketin internet sitesinde “Dayanıklı seramik zincirlerin ucuna nano boy mıknatısların eklendiğini, bunun da hafızası olan polimer yarattığını düşünsenize” yazıyor:

“Hafızası olan polimer, ısıtıldığında eski şekline dönüyor.”

Yakın gelecekte daha fazla otomobil üreticisi kendini tamir eden araba boyası kullanacak.

Peki arabanızı nasıl ısıtmanız gerekecek? Güneş ışığının altında bırakın veya çizilen bölgeye sıcak su dökün.

Bu boyanın nasıl işlediğini gösteren etkileyici videolar da bulunuyor.

Yüzeydeki çizikleri tamir etmek başka, derindeki hasarları tamir etmek başka bir şey. Bunun mümkün olma ihtimali var mı?

Araştırmacılar kendini tamir eden metaller için başlatılan araştırmaların ilk seviyede gelecek vadeden sonuçlar verdiğini söylüyor. Hedef günlük kullanımda tekrar eden basınçların yarattığı yıpranmaya karşı daha dayanıklı malzemeler üretip yapısal sorunların önüne geçmek.

MIT’den Prof. Cem Tasan “Tekrarlanan basınç şekil değişikliğine yol açmasa da metalde mikroskobik çatlaklara yol açıyor” diyor.

Metal yorgunluğu olarak da bilinen bu durum uçak motorlarının bozulması gibi tehlikeli sonuçlara yol açabiliyor.

Prof. Tasan bu metallerin içinde çatlakları önleyebilecek yeni yapılar olduğunu, bunların çatlak oluştuğunda daha büyük hacme sahip kristallere dönüşerek çatlağı doldurduğunu söylüyor.

Bu kristaller gözle görülür büyüklükteki çatlakları kapatamasa da mikro çatlakların önüne geçebilir.

Bu tip teknolojileri geliştirmenin önünde çok sayıda zorluk olsa da vaatleri davetkâr: Telefon, araba ve binalarımızın daha dayanıklı olduğu bir gelecek.

Hürtürk Haber

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu