Son Dakika

İşte Kandilli’deki tsunami merkezi! 50 santimetrede bile can kaybı olabilir

“Tsunami sadece açık denizde olur, denmez. 50 santimetre dalga yüksekliği bile yetişkin bir insanın ayakta duramamasına sebep olacaktır. 50 santimetrede bile can kaybı olabilir” diyen Dr. Öcal Necmioğlu, “Temel kurallardan birisi eğer bir deprem neticesinde oluşan kuvvetli yer hareketini tecrübe ediyorsa bir vatandaşımız kıyıya gidip bakmayacak. Dalga gelmeyecek mi, diye merak içerisinde kıyıda vakit geçirmeyecek. En kısa zamanda sahil şeridinden uzaklaşmaya çalışacak.” dedi.

Türkiye’ye yakın coğrafyada bulunan diğer ülkelere de tsunami uyarı mesajı yollayan Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Bölgesel Deprem ve Tsunami İzleme-Değerlendirme Merkezi’ndeki çalışmalar, tsunami bilgi mesajlarının gönderilmesi böyle görüntülendi.

Uzmanlar tarafından her fırsatta Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğunun altı çiziliyor. Aynı zamanda Türkiye’nin, üç tarafının denizlerle çevrili olması depremin ardından oluşabilecek tsunami tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu da gündeme getiriyor.  Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi, kurulduğu günden bugüne kadar ülkemiz içerisinde yer alan depremleri belirleyerek yetkililere ve halka açıklıyor. Kandilli Rasathanesi 2012 yılında Aday Tsunami Hizmet sağlayıcısı olduğu andan bu zamana kadar da deprem bilgilendirmelerinin yanı sıra depremin ardından oluşabilecek tsunamiler hakkında da uyarılarda bulunuyor. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Bölgesel Deprem ve Tsunami İzleme-Değerlendirme Merkezi (BDTİM) Müdür Yardımcısı Dr. Öcal Necmioğlu merkezin işleyişi hakkında, Demirören Haber Ajansı (DHA)’na bilgiler verdi. BDTİM’de görev yapan Jeofizik Mühendisi Yavuz Güneş de, tsunami bilgi mesajı,  tatbikatın nasıl yapıldığını uygulamalı olarak gösterdi.

ŞİMDİYE KADAR 28 DEPREMDE TSUNAMİ BİLGİ MESAJLARI GÖNDERİLDİ

Merkezin gözlem alanı hakkında bilgi veren BDTİM Müdür Yardımcısı Dr. Öcal Necmioğlu, şunları söyledi:

 “Merkezimizin gözlem alanı batıda Yunanistan’ı kapsayacak şekilde bütün Doğu Akdeniz’i, Ege’yi ve Karadeniz’i içerir. Tsunami gözlem alanı ise bu deprem gözlem alanı içerisinde meydana gelen tsunamiler daha uzak noktalara yayılım gösterebileceği için Adriyatik’i ve Orta Akdeniz bölgesini yani Malta, Sicilya Tunus, İtalya arasındaki bölgeyi de kapsar. Oldukça geniş gözlem bölgemiz var. Toplam 28 depremde farklı seviyelerde tsunami bilgi mesajları gönderdik. 5 Adet uyarı mesajı gönderdik, 4 adet tavsiye mesajı gönderdik yani depremin tsunami oluşturabileceğine bu anlamda dikkat edilebilmesi gerektiğine dair mesaj gönderdik. Geri kalan mesajlar bilgi mesajıydı ama biz bilgi mesajlarında da ‘kesinlikle tsunami olmaz’ demiyoruz. Çünkü depremin büyüklüğü düşük de olsa deniz altı heyelanlarını tetikleyebilir ve bu heyelanlar da tsunamilere yol açabilir. Bu mesajlarımızda da gözlemlerimize devam ediyoruz. Herhangi bir tsunami gözlemimiz olması halinde ek güncel mesajlarla sizleri bilgilendireceğiz, diyoruz.”

“50 SANTİMETRE YÜKSEKLİKTEKİ DALGADA BİLE CAN KAYBI OLABİLİR”

Tsunamilerin oluşum yerlerinden bahseden Dr. Öcal Necmioğlu, şöyle konuştu:

“Tsunami sadece açık denizlerde olmaz. Deniz tabanının statik yer değiştirmesinin olduğu her yerde tsunami olabilir. Bu bir göl olabilir. Bu bir Marmara Denizi gibi nispeten kapalı bir deniz de olabilir. Bu Doğu Akdeniz gibi oldukça açık bir deniz de olabilir. Deniz tabanında deprem ya da başka bir olay neticesinde deniz tabanında bir yer değiştirmenin olmasıyla su kütlesinin harekete geçmesi ve harekete geçtiği doğrultuya dik bir şekilde hareket etmesidir. Dolayısıyla tsunami sadece açık denizde olur, denmez. 50 santimetre dalga yüksekliği bile yetişkin bir insanın ayakta duramamasına sebep olacaktır. 50 santimetrede bile can kaybı olabilir. Dolayısıyla bizim ‘3 metrede, 4 metrede, 5 metrede illa can kaybı olur daha düşük seviyelerde can kaybı olmaz, maddi zarar olmaz’ diye düşünmemiz çok yanlış olur. 30 Ekim tsunamisinde bizzat gördük. Teknelerin nasıl kıyıdan sürüklendiğini gördük. Sığacık’ta suyun nasıl büyük bir kuvvetle girdiğini gördük. Tsunaminin yıkıcı olması için çok kuvvetli dalga yüksekliklerine ihtiyacınız yok.” .

“MERKEZİMİZİN TEMELİ DEPREM GÖZLEMLERİDİR”

BDTİM’e bağlı istasyonların sayıları hakkında bilgi veren Necmioğlu, sözlerine şöyle devam etti:

 “Merkezimizin temeli deprem gözlemleridir. Bizim tsunami çalışmalarında yaptığımız depremin büyüklüğünü doğru tespit ettikten sonra, bu depremin bir tsunami oluşturup oluşturamayacağı değerlendirmek. Oluşturma ihtimali varsa, buna yönelik bir uyarı mesajı göndermek. Yaklaşık sismik istasyon sayımız 240 civarında. Bunun yanı sıra deniz seviyesi istasyonlarımız var. Bir mesaj gönderimi sonrasında tsunaminin olup olmadığını doğrulamak adına kullandığımız. Bugün itibariyle Harita Genel Müdürlüğünün 18 istasyonu sistemimize entegre olmuş durumda. Avrupa Birliği ile birlikte yaptığımız çalışmalarda 4 adet ilave istasyonumuz daha var. Çevre ülkelerin oradaki kurumların bizimle verilerini paylaşması söz konusu yaklaşık 45 tane deniz seviyesi gözlem istasyonumuz var. Biz mesajımızı deprem olduktan 7 dakika sonra gönderebilmek arzusundayız. Bunu her zaman başaramıyoruz. Bu başarısızlığın sebebi de sismolojinin temel sorunlarından bir tanesidir. Deprem büyüklüğünü doğru bir şekilde tayin edilmesi çok kritik önem arz ediyor. Biz 20 dakikada deprem değerlendirme sonucu çok başarılı bir şekilde verebiliriz ama 20 dakika çok geç. Tsunami uyarısı için çok geç. Depremin büyüklüğü hakkında bilgi almak isteyen merciler için de çok geç. 30 Ekim örneğinde biz 11. Dakikada tsunami uyarısını AFAD’a ilettik.”

“KIYIDA VAKİT GEÇİRMEYECEK”

Bölgesel Deprem-Tsunami İzleme ve Değerlendirme Merkezi (BDTİM) Müdür Yardımcısı Dr. Öcal Necmioğlu, depremin ardından oluşabilecek tsunami ile ilgili vatandaşlara şu uyarılarda bulundu:

“Temel kurallardan birisi eğer bir deprem neticesinde oluşan kuvvetli yer hareketini tecrübe ediyorsa bir vatandaşımız kıyıya gidip bakmayacak. Dalga gelmeyecek mi, diye merak içerisinde kıyıda vakit geçirmeyecek. En kısa zamanda sahil şeridinden uzaklaşmaya çalışacak. Eğer deprem hasarı söz konusu değilse bulunduğu yerde en son Sığacık’ta da yaşadığımız gibi dikey tahliye dediğimiz bir binanın birinci ya da ikinci katına çıkabilmesi bile onun için yaşaması adına önem arz edecektir.”

 

 

Hürtürk Haber

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu