Ekonomi

Daha fazla yenilenebilir, daha fazla verimlilik

 

Son iki haftada yaşadığımız enerji sıkıntısı ‘arz güvenliği’ ile ‘enerji sürdürülebilirliği’nin önemini ve vazgeçilmezliğini bir defa daha bize hatırlattı. Söz konusu olan arz güvenliği ve sürdürülebilirlik olunca istikamet de belli oluyor: Enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji kaynaklarının arttırılması.

Türkiye doğalgaz bağımlısı bir ülke. Doğalgazın ısınmadan sanayiye kadar çok yaygın bir kullanımı var. Aşağı yukarı her yıl “Rusya bu kış gazı kesecekmiş” sendromu yaşarız. Rusya gazı kesmezse de her kış mevsiminde kendisini hatırlatan bir de İran vardır. Ülke olarak farklı kaynaklardan sıvılaştırılmış doğalgaz satın alsak da gazda Rusya, İran ve Azerbaycan’a tam bağımlıyız.

Şubatta devam edebilir

Sert kış mevsiminin etkisiyle tüketimin zirve yaptığı bir dönemde İran, Türkiye’ye gaz arzını kısınca fabrikalarımız çalışamaz oldu. İran’ın bizim doğalgaz ithalatımızdaki payı yüzde 15 civarında. 2001’den bu yana yılda 10 milyar metreküp dolayında doğalgaz ithal ediyoruz İran’dan. Ve her yıl aşağı yukarı bu zamanlarda arz sıkıntısı yaşıyoruz. Ardında bir kötü niyet yok. İran’ın ambargolar nedeniyle yenileyemediği altyapısının eskimesi ve kış koşulları nedeniyle kendi tüketiminin artması sıkıntının nedeni.

BOTAŞ’ın meskenleri doğalgazsız bırakmaması ile sorun sanayi ile sınırlı kaldı. BOTAŞ, cuma günü geç saatlerde yaptığı açıklama ile İran’dan gaz arzının test amaçlı sınırlı başlaması nedeniyle sanayiye olan kısıntının yarıya düşürüldüğünü açıkladı. Yani sorun devam ediyor. Azerbaycan’dan ek gaz alındı ama şubat ayında da benzer sıkıntıyı yaşamak zorunda kalabiliriz. Sadece bu yıl değil, önümüzdeki yıllarda da aynı durum devam edebilir.

Yaşanan kriz sürpriz değildi. Türkiye on yıllardır enerji güvenliğini ve kaynak çeşitlendirmesini konuşuyor. Sadece Türkiye değil Rus gazına bağımlı olan Avrupa’da da aynı rahatsızlık var. Avrupa’yı bilmiyorum ama Türkiye hava koşulları ve tedarikçilerin insafına göre aynı sıkıntıyı bundan sonra da yaşayacaktır. Mesele arz güvenliğinin sağlanmasıdır. Çare de bellidir.

Yerli ve yenilenebilir

11’inci Kalkınma Planı (2019 – 2023) Enerji Arz Güvenliği ve Verimliliği Özel İhtisas Komisyonu Raporu’nda da belirtildiği gibi, “Enerji talebinin karşılanmasında herhangi bir darboğazla karşılaşılmaması için enerji sisteminin daha esnek bir yapıya kavuşturulması ve yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının merkezde bulunduğu bir arz sistemi kurulması önemlidir.”

Türkiye’nin enerji stratejisinde bölgesel ticaret merkezi olmaktan nükleer enerjiye kadar birçok unsur var ama yenilenebilir enerjinin elektrik üretimindeki payının artırılması, COP26 sonrası ortaya çıkan gündem ve Paris Anlaşması ile verdiğimiz taahhütlerle de uyumlu bir adımdır. Bu doğrultuda aslında sıfır noktasında değiliz. Bugüne kadar kayda değer ilerlemeler sağlanmıştır. Türkiye elektrikte kurulu gücünün yüzde 54’ü yenilenebilir kaynaklardan oluşmaktadır. Yenilenebilir enerjide kurulu güç bakımından Avrupa’da beşinci ve dünyada 12’nci sıradayız. Ancak toplam enerji ihtiyacının üçte ikisinden fazlasını hala ithalat yoluyla karşıladığımız için arz güvenliğinin sağlanması noktasında mevcut ilerlemenin ötesine geçilmesi elzemdir.

Verimlilik bir kaynaktır

Türkiye’nin enerji güvenliğinin sağlanmasında çeşitli imkanları ve araçları bulunmaktadır. Enerji verimliliği kritik bir konudur ve bir arz kaynağıdır. Enerjinin çevreye etkisinin azaltılması ve kaynaklarımızın verimli ve sürdürülebilir kullanımı için zorunluluktur. Enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji kaynaklarının artırılması ile enerjide dışa bağımlılık azaltılabileceği gibi daha temiz bir enerjiye geçiş mümkün olacaktır. Enerji güvenliği açısından arz tarafında, kömür ve nükleer seçenekleri de belirgin bir rol oynayabilir ama her ikisi ile özellikle kömürle ilgili ciddi sıkıntılar var.

Yenilenebilir enerji ayrıca istihdam ve büyüme açısından da fırsatlar sunuyor. Türkiye açısından başka hiçbir enerji üretim alanında olmayan yerli ekipman üretimi ve buna bağlı olarak teknoloji ve süreç inovasyonu geliştirme imkanı, yenilenebilir enerjide bulunmaktadır.

2025 sonrası zor dönem

TEPAV’dan Leyla Karakaya yaşanan son sıkıntı üzerine kapsamlı ve aydınlatıcı bir yazı yayımlandı. Makale, TEPAV’ın web sitesinde bulunabilir, okumanızı tavsiye ederim. Karakaya yazısının sonuç bölümünde diyor ki:

“Yeşil dönüşümün dayattığı üzere enerji denklemini nasıl dönüştüreceğimize, kömürün payını azaltma zorunluluğumuza, su rejiminin değişmesiyle hidroelektrik kapasitemizi kullanıp kullanamayacağımıza, yenilenebilir enerjinin kesintililik sorununa nasıl çare bulacağımıza, hanelerin ve sanayinin enerji ihtiyacının nasıl dengeleneceğine, giriş noktalarına, kaynak çeşitliliğine, şebeke tasarımına, depolama kapasitesine, yeni teknolojileri geliştirme becerimize bütüncül bakarak, acil durumları, krizleri de dikkate alan, temkinli, tedbirli yeni bir plan oluşturulması gerekiyor.”

Ayrıca uyarıyor Karakaya: “Enerji yönetiminde kısa ve uzun vadede daha iyi planlama ve uygulama şart. Yoksa 2021 bizi yaya bıraktıysa, 2022 kötürüm ettiyse, AB Sınırda Karbon Düzenlemesi’nin yürürlüğe gireceği 2025’ten sonrasını tahayyül dahi edemiyorum.”

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu