Siyaset - Gündem

Son dakika… İstanbul Barosu’na asılan pankarta Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan sert tepki

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şöyle;

‘Adalet mülkün temelidir’ sözü devletin, orduyla, parayla, petrolle değil adaletle yaşadığını belirtiyor. Adaleti tam manasıyla tesis ettiğinizde diğer her şey zaten kendiliğinden gelişecek, yaşayacak, ülkeyi ve toplumu kuşatacaktır. İsimleri tarihe altın harflerle kazanan devlet büyüklerine baktığınızda, hepsinin de en başta gelen vasfının adalet konusundaki hassasiyet olduğunu görürsünüz.

Adalet bu kadar önemliyken günümüzde mazlumların feryatlarının yükselmesi ayrı bir tenakuzdur.

(Doğu Akdeniz’deki gerilim)

Doğu Akdeniz’deki, Ege’deki faaliyetlerimizin özünde hak ve adalet arayışı vardır

Türkiye’yi 780 bin kilometrekarelik devasa büyüklüğüne bakmadan, 10 kilometrekarelik bir ada üzerinden kıyılarına hapsetme girişimi, haksızlığın ve adaletsizliğin en açık ifadesidir.

Çevresindeki her ülkenin hakkı olan Akdeniz’in zenginliklerinin üzerine adeta çökme çabası, tam bir modern sömürgecilik örneğidir.

Artık bu gölge oyunundan bıktık. Kendine bile hayrı olmayan bir devleti, Türkiye gibi bölgesel ve küresel bir gücün önüne atıp yem etmeye çalışmak, artık komik kaçmaya başladı.

Her platformda hak ve adalet talebimizi en yüksek sesle getiriyoruz. 

Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerimizin temelinde hak ve adalet arayışı vardır.

Husumet cepheleri ne kadar birleşirse birleşsin, Türkiye’nin bu yükselişini durduramayacaklardır. İstiklal Marşı ‘korkma’ diye başlayan ve ‘Hakkıdır Hakk’a tapan milletimindir istiklal’ diye biten bir milleti yolundan döndürecek hiçbir güç tanımıyoruz. Yeter ki biz kendi içimizde sağlam duralım. Kendilerini büyük, güçlü, yenilmez olarak gören kimi devletlerin, diğerlerine karşı sergiledikleri zalimlikleri örtmeye artık siyasi ve diplomatik laf cambazlıkları da yetmiyor.

Vesayetin ağır baskısı, demokrasiden sanayiye kadar her alandaki atılımlarımızın önünü keserek, enerjimizi ve vaktimizi heba etti. Devletle millet arasındaki değer, anlayış, uygulama farkı milli iradenin üstünlüğü ilkesinin tam anlamıyla hayata geçirilmesine engel oluyor. Darbe dönemlerinde çok büyük tartışmalara yol açan görüntülerin ve uygulamaların tarihe karıştığı yeni bir döneme girdik.

Amacımız, güven veren erişebilir bir adalet sistemini, tüm kurum ve kurallarıyla tesis etmektir.

Yeni yönetim sistemimizi hayata geçirme süreci kendi içinde oldukça sancılıydı.

Yargı, yaptığımız reformların en yoğun şekilde yaşandığı alanların başında geliyor. Son 18 yıldır her alanda kesintisiz bir şekilde hayata geçirdiğimiz reformların büyük etkisi var. 

Basit yargılama ve seri muhakeme gibi uygulamaları gerekirse daha da geliştirecek şekilde yakından takip ediyor, analizini yapıyoruz.

Temel hak ve özgürlüklerle ifade özgürlüğünün güçlendirilmesini sağlamak amacıyla, istinafta kesinleşen bazı suçlar için temyiz yolunu açtık. Eleştiri ve haber verme hakkının mevzuatımızda daha güçlü bir temele sahip olmasını sağladık. İnternet suçlarında sadece ilgili sayfaya erişim engeli getirerek, tüm sitenin kapanmasının önüne geçtik. Soruşturma evresinde azami tutukluluk sürelerini tekrar belirleyerek çocukları koruma adımları attık. Alternatif uyuşmazlık ve çözüm yöntemleri geliştirdik. Hukuk uyuşmazlıklarına ilişkin kapsamlı bir düzenleme sistemde yerini aldı.

Halen çalışmaları süren İnsan Hakları Eylem Planı’nı bu yıl içinde neticelendirmek istiyoruz

15 Temmuz darbe girişiminde en çok ihracın olduğu kurumlar arasında Adalet Bakanlığı vardı.

Kimi baroların terör örgütünün arka bahçesi olması acı

(İstanbul Barosu’na asılan pankart)

Avukatların teröristlerin bu kadar yanında pervasızca durabilmeli, bildiriler yayınlayabilmeleri kabul edilebilir davranışlar değildir. İstanbul Barosu’na asılan pankartın, şehidimizin (Savcı Mehmet Selim Kiraz) kemiklerini sızlatmanın ötesinde anlamları olduğunu düşünüyoruz.

Bir adalet kurumu olması gereken kimi baroların, terör örgütlerinin arka bahçesi, propaganda aracı, yasa dışı faaliyetlerinin kılıfı haline dönüşmesi çok acıdır.

Önümüzdeki dönemde avukatlıktan teröristliğe uzanan bu kanlı yolun önünü kesmek için gerekeni yapacağız.

Uyuşturucu baronunu savunan avukat uyuşturucu tüccarlığına, katili savunan avukat cana kast etmeye, hırsızı savunan avukat hırsızlığa kalkışmıyorsa, teröristin avukatlığını yapanın da teröristliğe soyunması mümkün değildir.

YARGITAY BAŞKANI’NDAN YARGIDA BAĞIMSIZLIK VURGUSU

Yeni adli yıl açılış töreninde konuşan Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, ‘Hukuk bağımsızlığımıza saygı duymayanlardan yargı bağımsızlığı dersi almamız mümkün değildir’ dedi.

Akarca, ‘2016 sonunda Yargıtay dairelerindeki derdest dosya sayısı 807 bin iken 20 Temmuz 2020 itibarıyla 350 bin olmuştur. Arşivimizdeki dosya sayısı 4 yıl içinde yarı orandan fazla azalmıştır’ açıklamasında bulundu.

Hürtürk Haber

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu