Uykusuzluk çekenler dikkat! Nedeni vitamin eksikliği olabilir…
Uykusuzluk, pek çok bireyin hayatını olumsuz yönde etkileyebileceğini belirten uzmanlar, uykusuzluğun yaşam kalitesini olumsuz etkileyen ve sağlığı bozan durumlardan biri olduğunu vurguladılar.
Uykusuzluğa neden olabilen birçok faktör olduğunu söyleyen uzmanlar, vücutta çeşitli yaşamsal vitaminlerin eksikliği, stres ve ruhsal sorunlar, vücutta uykudan sorumlu olan hormonlarda dengesizlik ve nörolojik sebepler uykusuzluğa neden olabileceğini belirttiler.
‘D VİTAMİNİ EKSİKLİĞİ OLANLARIN UYKU KALİYESİ DÜŞÜK OLUYOR’
Vitamin eksikliği pek çok uyku sorununun başlıca sebepleri arasında yer aldığını kaydeden Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı, Uzm. Dr. Safiye Arık, “Çok sayıda kişi uyku sorununun vitamin değerlerinden kaynaklı olduğunun farkında değildir. Uykusuzluk nedenleri ve belirtileri kişiden kişiye değişiklik gösterebilir. D vitamini eksikliği, demir eksikliği, B12 eksikliği, B6 ve B2 vitamini eksikliği, kalsiyum eksikliği yetişkinlerin yanı sıra çocuklarda da uykusuzluğa neden olabilir. Özellikle D vitamini eksikliği yaşayan kişilerde uykusuzluk sıkça görülebilir.
D vitamini özellikle uykuyu düzenleyen beyin bölgelerine etki edip, önemli bir uyku hormonu olan melatoninin yapımında rol almaktadır. Bu nedenle D vitamini düzeyi düşük olan kişilerde, uyku kalitesinin düşük olduğu ve uykuya dalmakta zorlandıklarını görebiliyoruz. Diğer yandan demir eksikliği çocuklar da dahil olmak üzere serotonin ve melatonin düzeylerinde düşmelere neden olabileceğinden her bireyde derin uyku düzeyinde bozulma ve uyku problemlerine neden olabilir. Demir eksikliğine bağlı gelişen kansızlık, geceleri bacaklarda rahatsız edici bir his oluşturarak kişinin uykusuz kalmasına yol açabilir. Hatta huzursuz bacak sendromu bile oluşturabilir” dedi.
‘DEMİR EKSİKLİĞİ VE VİTAMİNLERLE İLGİLİ TAKVİYE ALINABİLİR’
Uykusuzluk problemine karşı yapılaması gerekenleri sıralayan Uzm. Dr. Safiye Arık, “Çocuklar için de yetişkinler için de düzenli sağlık kontrollerinin yanı sıra vitamin değerlerini düzenli olarak kontrol ettirmek oldukça önemlidir. Demir eksikliğiniz ve eşlik eden bulgularınız varsa uzman bir hekime başvurarak ilgili vitamin desteği almak gerekmektedir. Çay tüketimi ve kafein tüketimi azaltılmalıdır. Yüksek ve demir ve B12 vitamini almanın en önemli yöntemi hayvansal gıda tüketmek ve düzenli beslenmektir. Bunun için kırmızı et ve sakatat yanı sıra balık ve yumurta ile günlük olarak yetecek demir ve B12 vitamini alınabilir. Uykusuzluk ve huzursuz bacaklar sendromu olan hastaların neredeyse hepsinde demir eksikliği bulunmaktadır. Düzenli sağlık kontrolü ve uzman bir hekim önerisi ile demir eksikliği ve vitaminlerle ilgili takviye alınabilir” diye konuştu.
‘EN BÜYÜK FAKTÖR MELATONİN HORMONU’
Çeşitli psikolojik zorlayıcı süreçler ve stres gibi unsurların da kolaylıkla uyku düzenini etkileyebileceğini kaydeden Klinik Psikolog Kübra Bozkurt, “Stres, kaygı, endişe, değişen yaşam koşulları uyku düzeninin de bozulmasına yol açıyor. Melatonin uykuya dalmamızı sağlayan bir hormondur. Gün ışığına adapte olan vücudumuz bu hormonu gündüz saatlerinde salgılamaz. Gün ışığını sona erdiğini algılayan hücrelerimiz bunu beyne iletir.
Hormon salınımını sağlayan epifiz bezi de melatonin salınımını başlatır. Güneş battıktan sonra salınmaya başlar, rutindeki uyku saatimiz yaklaştıkça salınımı artar. Gün doğumuna yakın salınımı azalarak sonlanır. Melatonin hormonu sayesinde uyku ve uyanıklık farkındalığı oluşur. Salınım arttıkça, dışarıdan aldığımız sinyalleri beynimiz daha az algılar, bu da uyku hissini oluşturur. Yorulduğumuzu ve dinlenmemiz gerektiğini fark ederiz.
Melatonin hormonunun uyku ritmini düzenlemesinin yanı sıra bağışıklık sistemini güçlendirmesi, hücreleri yenilemesi, stresi kontrol altında tutması gibi işlevleri vardır. Melatonin hormonun eksikliği uykusuzluğa neden olan en büyük faktördür. Belirtildiği gibi, melatonin hormonu ışığın olmadığı ortamda en fazla salgılanır. Bu nedenle gece geç saatlerde televizyon izlemek, bilgisayarın başında fazla vakit geçirmek, yatarken telefonla uğraşmak, uyunan odada gece lambasını açık bırakmak melatonin hormonunun salınımı engeller, bu da uykusuzluğa yol açar” şeklinde konuştu.
Uyku sağlığında ve düzenindeki bozulmanın belirtileri hakkında bilgi veren Uzman Klinik Psikolog Kübra Bozkurt, “Birçok araştırma yeterli uyku süresinin 6-8 saat arası olduğunu söylüyor ama bunu uygulamasına rağmen günümüzde hala uykusuzluk (insomnia) ve fazla uyuma (hypersomnia) şikayetlerini yaşayan insanlar olduğunu görüyoruz. Sağlıksız bir uykunuz olduğunu gösteren birkaç işaret vardır.
Bunlara kısaca şöyle değinebiliriz:
“Uyumanız gereken saatte yatağa girdiğinizde, uykuya dalmanız 15 dakikadan fazla sürüyorsa bir sorun var demektir. Bunun nedenleri arasında genellikle gündüz saatlerinde de uyumuş olmak, fazla kafein almış olmak veya zihninizi meşgul eden, sizi kaygılandıran düşüncelerin içinde kendinizi rahatlatıp uykuya dalamamış olmanızdır.
Uyku dört fazdan oluşur, derin uykuya aşama aşama geçer zihnimiz. Uyku kalitesinin yüksek olması ve gerçek bir dinlenme için bu dört aşamanın gerçekleşmesi gerekir. Kişinin kesik kesik uykusu varsa, nedensiz bir şekilde veya en ufak bir seste uyanacak bir uykusu varsa, kişi uykunun üçüncü fazına geçemiyor demektir. Bu da kişinin yeterince dinlenemeden, yorgun uyanmasına neden olur. Ayrıca derin uykuya dalamamak REM uykusunu alamamak demektir ki bu da kişinin sanki uyumamış gibi uyanmasına neden olur.
Kabuslar veya kişiyi tedirgin eden nesneleri, insanları rüyada görmek, kişinin gerilmesine neden olur. Uyku halindeyken kaygıdan uzak, gevşemiş bir vücudumuz olur. Kâbus gördüğümüzde ise vücudumuz kasılır. Eğer uzun süre devam eden kabuslarınız varsa uyku bozuklukları için nöroloji bölümünde muayene olmanız gerekir.
Sabah uyanmanız gereken saatte kolayca uyanamamak, yorgun kalkmak, sanki hiç uyumamışsınız gibi kalkmak, gece sağlıklı bir uyku almadığınızı gösterir.”
KALİTELİ BİR UYKU İÇİN NELER YAPILABİLİR
Kaliteli bir yaşam için, kaliteli bir uykunun önemine değinen Uzman Klinik Psikolog Kübra Bozkurt, evden çalışmaya başlayanlar veya haftanın birkaç gününü iş yerinde, geri kalanı evinde çalışarak geçirenler, okul eğitimini evde devam ettiren öğrenciler, sosyal hayatı kısıtlandığı için evde daha çok zaman geçirmek zorunda kalanlar için şu tavsiyelerde bulundu:
“Uyku saatleriniz, önceki rutininizde nasılsa öyle devam etsin, uykusuzluk sorununuz varsa bile yatağa girmeniz gereken saatte girin, uyanmanız gereken saatte alarmla uyanın.
Gündüzleri uyuduğunuz odada fazla vakit geçirmeyin.
Evden çalışıyor olmak iş/okul disiplininizi bozmamalı. Sabah kalktığınızda ev kıyafetlerinizi değiştirin, işe/okula gider gibi giyinin.
Gündüz uyuklamalarından kaçının. Uykulu hissediyorsanız açık havaya çıkıp temiz hava alabilirsiniz, elinizi yüzünüzü yıkayabilirsiniz veya çay kahve içebilirsiniz.
Fiziksel egzersiz sizi dinç tutar. Hafif tempolu bir yürüyüş veya evde yapabileceğiniz egzersizler gün içinde daha enerjik hissetmenize, gece de daha kaliteli, derin uyumanızı sağlar.
Evde çalışmaya başlayanların bir kısmının mesai saatleri de değişti. Çalışanlar bunu telafi etmek, bilgisayarın başında dikkat odağını daha fazla arttırmak için çay kahve tüketimini arttırdılar. Fazla kafein uyku düzeninizi bozar, uykuya dalmakta zorlanırsınız, az uykuyla sabah uyanmanız gereken saatte ayakta olmanız gerekince de tüm günü hafif sersemlik hissi içinde geçirirsiniz. Gününüz verimsiz geçer. Alternatif olarak su tüketimini arttırın.
Bilgisayarın başında fazla zaman geçirmek gözlerinizi çok zorlar. Gece uyku düzeninizin bozulmaması için gündüz uyumasanız bile, göz yorgunluğu uykunuzu getirir. Bu da konsantre olmanızı zorlar. Gözlerinizi kapatıp kafanızı yastığa yaslayın, isterseniz uzanabilirsiniz de. Bunu 5 dakika yapıp gözlerinizi açtığınızda kendinizi daha dinç hissedeceksiniz.
Özellikle akşam saatlerinde çok ağır yemekler yememeye çalışın. Ağır, yağlı yemekler midenizi rahatsız edeceği için uyku kalitenizi de etkileyecektir.
Melisa, papatya veya rezene gibi bitki çayları gevşeten, rahatlatan çaylardır. Akşam saatlerinde, uyumanıza yakın bir vakitte içerseniz, uykuya daha kolay dalarsınız.
Sigara ve alkol tüketiminizi azaltın. Ne kadar fazla uyarıcı alırsanız uykusuzluğunuz o kadar kuvvetlenecektir.
Uyuduğunuz odada gece lambasını açık bırakmamaya dikkat edin.
Yatmadan önce televizyon, bilgisayar ve telefonla meşgul olmayın.
Eğer stres kaynaklı uykusuzluğunuz veya daha fazla uyuma ihtiyacınız varsa, strese neden olan problemleri çözmek daha kalıcı bir çözümdür. Sorunlarınızı çözmekte zorlandığınızda profesyonel destek almak sürecinizi kolaylaştıracaktır.”